Velayet yollarında nefsin halleri

Murat Hekim: "Azami takva, züht ve velayet nefsin hangi mertebesinde olur İzah eder msiiniz"Nefsin İşi Nefsin işi takva, züht ve velayet değildir. Kişi bu makamlara ulaşmışsa bile, nefsin işi bu makamları kişiden düşürmektir. Rütbelerini söktürmektir. Azami değil, asgari züht, takva ve velayet bile nefsin yolundan geçmez. Nefis bunların derdinde olmaz. Biraz kazandığınız bir şey varsa bile, nefis onları ucb ve riya malzemesi yapar, yer bitirir, elde bir şey bırakmaz. Eksiye bile düşürür. Çünkü züht, takva, velayet nefsin hoşuna giden şeyler değildir. Çünkü bunlarda dünyayı terk var, Allah için olmak var... Bunlar nefse göre şeyler değil. Nefse züht yerine dünya-perestlik lazım. Takva yerine heva-perestlik lazım. Velayet yerine ucb, hodgamlık, bencillik, nefis-perestlik lazım. Nefis bunların peşindedir. Zühtü, takvayı, velayeti ne yapsın Yenmez, içilmez! Dolayısıyla siz züht kazanacağım diye dünyayı terk etseniz, mağaralarda, inzivagâhlarda sabahlasanız... Nefis bunları alıp kendi hevasına malzeme yapacak ve maalesef başaracaktır. Takva gereği haramlardan, günahlardan, menhiyattan kaçınsanız... Nefis size pırlanta gibi yeni günah kapıları açacaktır. Garantimiz Yoktur Züht dünyayı kalben terk etmek; takva ise menhiyattan ve günahlardan içtinap etmektir.1 Bu kutlu neticeleri almak için ömür boyu nefsimizle mücadele ederiz. Yine de garantimiz yoktur. Nefsimizi bu yönden aslında sevmeliyiz. Çünkü bize hakiki bir makam için, nefes kesici bir mücadele kapısı açıyor. Rolünü çok iyi oynuyor. Zerre kadar sendelesek bizi uçurumdan atacak derecede acımasız bir performans sergiliyor. Bu performans karşısında biz, daha ciddi bir ruh terbiyesi programına giriyoruz. Risale-i Nur bu yüzden makamlarla meşgul değildir. Tasavvuf mesleğinde nefsin makamlarından çok bahsedilmiş ve Kur'ân'dan ayetlerle de nefsin belirli halleri unvanlarla anlatılmıştır. Ancak bunlar mecazi makamlardır. Hakiki makam Allah katındadır ve onu bilme imkânımız yoktur. Dolayısıyla makam meselesi bu asrın insanı için aldatıcı olabilir. Hazret-i Yusuf (as) gibi bir peygamber bile nefs-i emmare tehlikesinden bahsediyorsa2, bir büyük velinin en yüksek makamdan en aşağı kata düşmesinin çok da zor olmadığı anlaşılıyor. Mesela, nefs-i mutmeinne makamına gelmiş bir veli, kemale erdiğini varsayarak ipin ucunu bıraksa, nefsin küçük bir telkiniyle tekrar ve