Sanki Yedim Camii

İskenderun'dan Erol Sarı: "Vakti durumu yerinde olanların dünya turu gibi gezilerde parasını çarçur etmesine izin var mıdır"

Lezaiz Çağırdıkça

Para bir emanettir. Tasarruf ederek gerekli yerlere harcamak iyidir. İsraf etmek ve çarçur etmek ise haramdır. Ölçüyü kişi kendisi koymalıdır. Ama fırsat buldukça ahiret lehine parayı kullansa sonuçta kendisi kazanacaktır.

İstanbul'da Sanki Yedim Camii vardır. Söylenir ki, bu camii yaptıran hayır sahibi zat, canı bir şey çektikçe istediği şeyi alıp yemezmiş ve "sanki yedim" diyerek parayı kumbaraya atarmış. Yıllar sonra bu şekilde hevesinden kurtardığı paralar ile bir camii yaptırmış.

Üstad Hazretleri bu hadiseyi şöyle anlatıyor: "Lezaiz çağırdıkça 'sanki yedim' demeli. 'Sanki yedim' düstur eden, bir mescidi yemedi."1

İnsanın ömür boyunca canının istediği ve para harcadığı çok şey vardır. Fakat böyle şeylerin ekserisi gereksiz harcamalardır ve para uçar gider. Oysa böyle paralar biriktirilse, ortaya çıkan toplam para ahiret lehine ciddi bir hizmet görebilecek bir yekûna ulaşır.

Miktar az olsa bile manevi değeri büyük olur.

Yavrum Abdurrahman

Mütareke yıllarında Bediüzzaman İstanbul'da bulunuyordu. Yanında yeğeni Abdurrahman bulunuyordu. Dar'ul-Hikmet'ten aldığı maaştan fazlasını Abdurrahman'a verirdi. Abdurrahman da bu paraları biriktirirdi.

Bir gün Bediüzzaman eserlerini telif etmek için Abdurrahman'a dedi ki: "Git o paraları matbaa müdürüne ver."

Abdurrahman matbaa müdürüne para verirken gözleri yaşarıyor. İçinden: "Eserler basılınca satılır, paralarının yine biriktiririm" derdi.

Birkaç gün sonra eserler basılmak üzereyken Bediüzzaman matbaa müdürünü yine çağırdı ve şöyle dedi: "Eserlerin üzerine yaz: Bu kitaplar İslam milletine meccanen tevzi olunacaktır."

Abdurrahman bu duruma gayet üzülüyor ve amcası Bediüzzaman'a diyor ki:

"Amca! Birkaç para biriktirdim. Memlekete dönersek, düşman istilasından harap olarak kurtulan evimizi barkımızı imar ederdik. O ümidimi de öldürdün. Böyle olur mu"

Bunun üzerine Bediüzzaman: "Yavrum Abdurrahman! Hükümet bize fazla maaş veriyordu. Bize yetecek miktardan fazlası hazineye ait olduğundan bu vesileyle, o fazlayı Müslümanlara iade ediyorum. Senin bu işlere aklın ermez. Allah dilerse mukaddes vatanın her yerinde sana ev verebilir."2