Manevi maratona hazır mıyız

Risale-i Nur'un dil estetiğini esas alanların, maraton kelimesine itiraz edeceklerini bile bile başlığımıza aldık.Maksadımız onları kızdırmak asla değil. Fakat bu zamanın kulağına söz konusu Batılı ismin, en az "müsabaka" kelimesi kadar bir tınlamayı gerçekleştirebileceği kanaatindeyim. Yarın başlayacak Ramazan-ı şerifin "asıl müsabakanın başlayacağı zaman, mekân ve nokta" olarak düşünürsek, bizi bu heyecanlı ve akıbeti mutlu maratona hazırlayan Rabbimizin bizi Receb-i Şerif ile ayaklandırdığını daha iyi hatırlarız. Ve Şaban-ı Şerif ile tempoyu arttırarak bizi esas müsabakanın zorluğu için idmana aldığını bütün inananlar yaşayarak öğrendik. İşte bu ruhi, fizyolojik ve tüm duygularımızı da müteveccih edecek biçimde sevdiği kullarını, Ramazan-ı Şerife hazırlayan Rabbimize hamd ü sena ederek inşaallah ilk teravihlerimizi eda için mübarek mekânlara bu akşam doluşacağız. Tevhidi bütün ibadetlere çekirdekler, embriyolar ve küçücük programlar halinde yerleştiren Rabbimiz, Ramazan-ı Şerif'in içine hem imanın ve hem de İslam'ın bütün şartlarını; çekirdeğe ağacı, meyveye ağaç ile çekirdeği beraberce koyduğu gibi düzenlemiş. İslamiyet'i, insanı ve hatta tüm kâinatı bağrında saklayan Kur'an'ın nüzulünün "sene-i devriyesi" ile başlayan bu heyecanlı ve mutlu koşuşturma mevsiminde yirmi dört saatlik programımıza neler sığışmıyor ki... Her gün Kur'an'ı lafız ve manasıyla okurken, diğer yandan bu manayı hayata tatbik eden Hz. Muhammed'i (a.s.m) manen gözümüzün önünden ayırmadan gerekli ritüelleri icraya çalışıyoruz. Tuttuğumuz orucun ve daha doğrusu yapmaya çalıştığımız tüm ibadetlerin, çekirdek olarak ilk insan ve peygamber olan Âdem (a.s.) babamızdan Fahr-i Kâinat'a (a.s.m) kadar gelen iki yüz yirmi dört bin peygamberin hayatlarında ve dinlerinde olduğunu Kur'an-ı Kerim bize ders veriyor. Yani bahsetmeye çalıştığımız "Oruç ibadeti" yalnızca Müslümanlara has bir ibadet değil. Asılları bozulmasaydı; geçmiş dinlerdeki oruç ile bizim tuttuğumuz Ramazan-ı şerif arasında fark olmadığını birlikte müşahede edecektik. Bu maratonun birçok etabı olduğunu Efendimiz de (a.s.m) söylüyorlar. Meselenin yalnızca "yeme-içme ve diğer hayvani duygularımızı kontrol altına almaktan" ibaret olmadığını ifadenin, bilineni tekrarlamak olduğunu biliyoruz. Fizyolojik bedenin merkezi olan mideyi durdurmanın yanı sıra; çoğu kez farkına bile varamadığımız kalbimizin, aklımızın, vicdanımızın ve daha birçok duygularımızın midelerinin olabildiğince tam kapasiteleriyle çalıştırılacağı bir mevsime girdiğimizin de farkındayız, elhamdülillah... Kur'an-ı Azimüşşandan kâinat kitabına kadar, Rabbimizi bize tanıtan ve