Srebrenitsa kırımının 27. yıldönümündeyiz. Suç ortakları hiç hesap vermedi

Amerika-İngiltere-AB başrollerde, dünya petrol, emperyal güç odağı ululararası şirketlerinin, emperyalizmin güdümünde. Siyasetin göz yumduğu soykırım ile yüzleşme, hesap verilmesi gerçeğinin çok uzağında kalmanın ötesinde, giderek uzaklaşma taktikleri ile yüz yüzeyiz. İnsanlığın gözlerini boyamaya, kapatmaya yönelik, taktiği unutmuş olabilecekler için, soykırımın tetikçisi olarak bilinen Sırp General Miloşeviç, tek suçluymuş gibi dünya kamuoyuna dönük yapılan bir şovla yargılandı. Mahkûm da oldu, cezalandırıldı, iş bitti gibi bir hava yaratıldı.Büyük insanlık suçları, soykırımı katilamlarının yeni yeni mezarları bulunduğundan, gerçek sayıları henüz öğrenebilmiş değiliz. Bulunabilen mezarların sıra sıra dizili hallerinin belgesi fotoğrafları ile, can parelerini kaybetmiş olanların gözyaşları ağıtlarını yansıtan, canlı çekim ağlayanların, dualar eşliğinde, öfkelerini, kayıp öykülerini, yaşatılanları paylaştıklarını izlerken, onlara baka baka avutuluyor, daha doğrusu aldatılıyoruz.Yaşatılanların gerçekçi içeriklerini istesek de istemesek de öğrenmiş olarak galiba da aldanmayı seçiyoruz. Sırp katiline yandaşlık eden emperyalizmin suç ortağı evrensel güçler içinden suç işleyenlerin varlıklarını, yaptıklarını, yaşattıklarını biliyor olarak, suç ortaklıklarına seyirci kalmakla, özünde bizim de suç ortağı olduğumuzu görmek bile istemiyoruz. Evrensel suç ortaklığına ortak olmakla, köleliştirilme kültürüne esir olduğumuzun bilincine varmadan yaşayıp duruyoruz.Yıldönümlerinde katilleri lanetlemek, dualar okumakla öyle kolayca aklanamayacağımızın bilincinden öylesine uzaktayız ki katliamları kimler daha çok lanetliyor, sert siyasal söylemde yarışıyorlarsa, kitlelere karşı en büyük insanlık suçuna ortaklık etmekte olduklarının bile ayırımına varamıyoruz. Canları yananların en çok yanında görünüp, katliamların, insanlık suçlularının cezalandırılmasını isteyenlerin içtenliğinden tabii ki kuşku duyulamaz. Ancak acıları ile isyan edenlerin haklarını aramada ödünsüz durma savaşımını vermenin bilincinde olmaları da gerek.İslam dünyasının bireyleri değil ama siyasetin en kirlisine bulaşık, kendi kitlelerini uyutma vizyonunu, kirli çıkarları uğruna üstlenmeyi seçmiş liderliklerinin yatacak yerleri yok. Sanılanın aksine, çok inandıkları cennete gitme gibi bir hakları, olasılıkları da hiç yok. Hak gasp edenlerin yarışmalarında ön safta yer almışların yatacak bir yerleri de olmayacağı, dinlerin ortak öğretisi ile gerçeğin ta kendisi deği miEski birleşik Tito Yugoslavyası, 3. dünya liderinin ülkesinin göçmeni olarak belki beni bu konularda fazla duygusal olmakla suçlama