İnsanların en şereflisi: Hz. Muhammed (S.A.V.)

Allah-u Teâlâ, Kur'an-ı Kerim'de Hz. Muhammed (s.a.v.)'in âlemlere rahmet olduğunu (Enbiya, 107), çok güvenilir olması hasebiyle ne verirse onu almamız gerektiğini (Haşr, 7), kendi nefsinden konuşmadığını (Necm, 3), vahyin dışına asla çıkmadığını (Hakka, 44-46), bundan dolayı itaat edilmesi gerektiğini (Al-i İmran, 132; Nisa, 80), itaat edilmezse amellerin boşa gideceğini (Muhammed, 33), karşı gelip ve itaat etmeyenlerin kâfir olarak (Al-i İmran, 32) cehennemlik (Tevbe, 63) ve pişman olacağını (Ahzab, 66); anlaşmazlığa düştüğümüz konularda hakem tayin edip kararlarına teslim olmamız gerektiğini (Nisa, 59, 65) belirttikten sonra bütün insanların tek kurtuluş çaresinin Allah'a ve Resulü'ne uymak olduğu hakkında şöyle buyurmaktadır: "(Ey Muhammed)! De ki: Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. O, diriltir ve öldürür. O halde, Allah'a ve O'nun sözlerine inanan Resulü'ne, o ümmi Peygamber'e iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız" (A'raf, 158). pushfn('ads'); Allah-u Teâlâ'nın bize tanıttığı Hz. Muhammed (s.a.v.), sadece bunlarla sınırlı değildir elbette. "Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir" (Tevbe, 128) ayetinde bize karşı çok düşkün, şefkatli ve merhametli olduğundan bahsedilmektedir. O'nun güzel ahlâkı ve örnekliği hakkında ise "(Ey Muhammed! Şüphesiz sen çok büyük bir ahlâk üzeresin" (Kalem, 4) ve "Sizin için Allah'ın Resulü'nde alınması gereken güzel bir örnek vardır" (Ahzab, 21) buyurmaktadır. Allah-ü Teâlâ, güzel ahlâk timsali Peygamber'ini sevmemizi de emrederek "Resulüm de ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın" (Al-i İmran, 31) buyurmaktadır. İnsanlığın en tepesindeki, zirvesindeki bir ismin, âlemlere rahmet ve güzel ahlakın timsali bir peygamberin yanında nasıl hareket edilmesi gerektiği de Kur'an-ı Kerim'de anlatılmakta ve "Ey inananlar! Seslerinizi, Peygamber'in sesini bastıracak şekilde yükseltmeyin. Farkına varmadan, işlediklerinizin boşa gitmemesi için, Peygamber'e birbirinize bağırdığınız gibi yüksek sesle bağırmayın" (Hucurat, 2) emriyle O'nun yanında edepli olunması gerektiği hatırlatılmaktadır. pushfn('ads'); Allah-u Teâlâ, Kur'an-ı Kerim'de Hz. Muhammed (s.a.v.)'i bize tanıtırken, O'nunla kendimizi mukayese etmek şöyle dursun edebimizi muhafaza etmemizi, ismi anıldığı zaman saygıyla salât ve selâm getirmemizi emrederek şöyle buyurmaktadır. "Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygamber'e salât ederler. Ey iman edenler! Siz de O'na teslimiyetle salât ve selâm getirin" (Ahzab, 56). (Hz. Peygamber aleyhisselama, Allah'ın salât etmesi rahmet etmesine, meleklerin salât etmesi şanının yüceltilmesini dilemeleri, müminlerin salât etmesi ise O'na dua etmeleri demektir). Kur'an-ı Kerim'de bu kadar mükemmel özellikleriyle tanıtılan, itaat edilmesi emredilen bir peygamberin getirdiği kitabı tebliğ ve tebyin etme görevinin uhdesinde olmasından daha tabii ne olabilir ki Allah-u Teâlâ, Hz. Muhammed (s.a.v)'e Kur'an-ı Kerim'i tebliğ etmesini emrederek, "Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O'nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah, seni insanların şerrinden korur. Şüphesiz Allah,