ÂLEMLERE RAHMET:HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

Kur'an-ı Kerim'de Resulûllah (aleyhisselâtu vesselâm)'a hitaben, "(Ey Muhammed!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik" (Enbiya, 107) buyrulmaktadır. Bu hitap, O'nun yeryüzü ve bütün bir âlem için rahmet olduğunu, insanlığın manen hayat bulmasına sebep olduğunu ve kıyamete kadar olmaya devam edeceğini; toprağın yağmura ihtiyacı olduğu gibi insanlığın da O'na ve getirdiği dine mecbur olduğunu ifade eder. Hz. Muhammed (s.a.v.), insanlığın en değerlisi ve zirvesidir. Bu paye, Allah-u Teâlâ tarafından ikram edilmiştir. Öyle olmasa "âlemlere rahmet" denir miydi İnsanlığın zirvesi hakkında söz söylemek, değerlendirme yapabilmek, hakkında en doğru bilgileri vermek bizim haddimiz değildir. O'nu en iyi, kendisine bu payeleri veren âlemlerin Rabbi vasfedebilir ve bunu Kur'an-ı Kerim'de en beliğ şekilde görmekteyiz. Kur'an-ı Kerim'de anlatılan Muhammed Aleyhisselam'ı idrak etmek, hakkında doğru bilgilere ulaşmanın en kestirme yoludur. Her kim Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'i Kur'an-ı Kerim'den bağımsız değerlendirirse muhakkak çıkmaza girer, sapkınlığa düşer. Allah-u Teâlâ'nın yüce kitabı Kur'an-ı Kerim'inde tanıttığı Peygamberi, öncelikle Rabbi'nin emrinden dışarı çıkmayan çok güvenilir bir portredir. O güvenilirlik o kadar ileri boyuttadır ki, "Peygamber size neyi emrederse onu alın, size neyi yasaklarsa ondan sakının" (Haşr, 7) denilir. Bu Rabbi'nin izni dışında emir ve yasak koymadığını gösterir. Bundan şüphe edecek olanlara "Eğer o (Muhammed), Bize karşı, ona bazı sözler katmış olsaydı, Biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık" (Hakka, 44-46) ayetiyle uyarıda bulunulur. Allah-u Teâlâ'nın gözetimi ve korumasında olan insanlığın zirvesine, bütün insanlığın iman etmesi gerektiği de şöyle emredilir: "(Ey Muhammed)! De ki: Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. O, diriltir ve öldürür. O halde, Allah'a ve O'nun sözlerine inanan Resulü'ne, o ümmi Peygamber'e iman edin ve O'na uyun ki doğru yolu bulasınız" (A'raf, 158). Hz. Muhammed (s.a.v.)'e iman etmek yeterli değildir elbette. İmanla birlikte itaat de gereklidir. Bu yüzden itaate sürekli atıfta bulunulmakta ve itaat emredilmektedir: "Allah'a ve Peygamber'e itaat edin ki, rahmete erdirilesiniz" (Al-i İmran, 132). Allah-u Teâlâ'nın emrinden çıkmayan, vahye sadık kalan bir Peygamber'e itaat etmenin aynı zamanda Allah-u Teâlâ'ya itaat etmek olduğuna vurgu yapılmış ve "Kim Peygamber'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, bu seni üzmesin ()" (Nisa, 80) buyrulmuştur. "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın" (Muhammed,