Mâverâünnehir'de bir gezi

Mâverâünnehir'i,Orta Çağ Arap coğrafyacılarından bazıları "Bilad-ı Türk" veya "Türkistan" olarak belirtirler. Turanî ile İranî kavimler arasındaki sınır olduğu belirtilen Ceyhun Nehri'ne eski Türklerin "Ögüz" ismini verdikleri de bilinmektedir.Her ne kadar üzerinden bin yıla yakın zaman geçse de köklerimiz bu bölge ve yakın çevresinde yeşermiştir. Semerkant'takiRegistan Meydanı özellikle gece görülmeli. Mâverâünnehir, Arapça bir sözcüktür. Arapça Mâverâ; "Bir şeyin ötesinde, arkasında, gerisinde bulunan yer" anlamına gelmektedir. Aral Gölü'ne dökülen Amuderya Nehri'nin (CeyhunOxus) arkası, daha sonraları iki nehrin Ceyhun ile Seyhun'un (Siriderya) arasındaki toprakları belirtmek için kullanılmıştır. "Dîvânu Lugâti't-Türk"te bu sözcük; "Çay ardı" olarak geçer. Muhtemelen İslam öncesi Arap kavimleri arasında yaygın olan bu sözcük daha sonra da varlığını korumuştur. Orta Çağ Arap coğrafyacılarından bazıları bu bölgeyi "Bilad-ı Türk" veya "Türkistan" olarak da belirtirler. Turanî ile İranî kavimler arasındaki sınır olduğu belirtilen Ceyhun Nehri'ne eski Türklerin "Ögüz" ismini verdikleri de bilinmektedir. Buhara'daki Balak Havuz Camii.Zengin bir bölgeOrtaokuldayken varlığının farkına vardığım Mâverâünnehir içinde barındırdığı muhteşem şehirlerin yanı sıraTürk dünyasında oynadığı önemli rol nedeniyle de her zaman ilgimi çekmiş ve hakkında bilgi sahibi olmak için çalışmışımdır. Bölgenin kuzey ve doğu sınırlarının İslam'ın yayılmasına paralel olarak sık sık değişmiş olduğu anlaşılmaktadır. İlk Arap fetihlerinden itibaren idari açıdan Horasan'ın bir parçası hâline geldiği, XI. yüzyılda Sâmânîler döneminde Horasan'dan ayrı ve özel bir statüye sahip olduğu bilinmektedir.Mâverâünnehir'in merkez bölgesini oluşturan, en geniş ve verimli topraklara sahip olan Buhara ve Semerkant çevresinde çok eski tarihlere uzanan tarımsal üretim izlerine rastlanmıştır. Erken dönem ve Ortaçağ'da ticaret yollarının kesiştiği bir noktada yer alan;bu sayede Çin, İran, Hindistan, Rus steplerini ve Baltık ülkelerini birbirine bağlayan bölgeden havası, suyu, topraklarının bereketi, yerleşme alanlarının düzeni, halkının savaşçılığı, cömertliği ve hayırseverliği ile İslam coğrafyacılarının yanı sıra Doğulu ve Batılı tüm gezginler tarafından övgü ile söz edilir.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6947175;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6947175;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarsinan-genimmaveraunnehirde-bir-gezi-6947175' });İslam'ın gelişiMüslümanlığın yayılışı sırasında Soğd ve Türk asıllı yöresel yönetimlerin idaresi altında bulunan Mâverâünnehir'e ilk önemli Arap askerî harekât, Emevî Devleti'nin kurucusu Muaviye b. Ebu Süfyan döneminde yapılır. Yirmi dört bin askerle Ceyhun Nehri'ni geçen ordu, Beykent'i ele geçirir. Ancak Emevi Devleti içinde çıkan karışıklıklar, Arapların bölgede hâkimiyet kurmasını zorlaştırır. Yardım için gelen Göktürk orduları bölgeye tekrar hâkim olunmasını sağlar. Kuteybe b. Müslim'in MS 705'de Horasan valisi tayin edilmesiyle başlayan ikinci dalgada, büyük kıyımlar sonrası küçük bir bölümü hariç tüm Mâverâünnehir, Arap hâkimiyeti altına girer.Karmaşık bir toplumİslam'ın yayılmasından önceki dönemlerde Soğdlar, Türkler ve Araplar gibi çeşitli etnik kökenlere mensup halkların yaşadığı bölgede; Budizm, Zerdüştlük Maniheizm, Hristiyanlık, Musevilik, Şamanizm ve Mezdekiye inancı yaygındır. Kuteybe b. Müslim döneminde Mâverâünnehir şehirlerinin hemen her birinde birer askerî garnizon kurulmuş, bu garnizonlara Araplar yerleştirilmiştir. Kuteybe b. Müslim'in öldürülmesinden sonra bütün bölge büyük bir karmaşa içine düşer, mahalli ayaklanmalar içinde kalır. Göktürk Devleti'nin yıkılması, Çinlilerin Mâverâünnehir'e müdahalesine imkân verir. Talas Savaşı (MS 751) sonrası artık bölge kesin olarak Müslümanların hâkimiyetine girer. Kısa bir süre sonra bölge Samanilerin hâkimiyetine geçer. Bu dönemde Mâverâünnehir en parlak zamanını yaşar. Başta Buhara ve Semerkant olmak üzere bölgede önemli bir ekonomik, kültürel, bilimsel faaliyet görülür. Mâverâünnehir'de yetişen pek çok bilgin ve sanatçı İslam dünyasında bilim, kültür, felsefe ve sanatın gelişmesine büyük katkıda bulunurlar.Bölgenin TürkleşmesiBölgenin Türkleşmesi, IX. yüzyılın son çeyreğindeki yoğun Oğuz göçleriyle başlar. Karluk ve Halaçlar gibi diğer Türk boylarının göçleriyle daha da güçlenir. Karahanlı Devleti'nin bölgede egemen güç hâline gelmesi, bölgenin Türkleşme sürecinin son aşamasıdır. Daha sonra Gazneliler ve Selçuklular bölgeye egemen olurlar. Zengin bir bölge olduğu için Mâverâünnehir üzerinde hâkimiyet kurma çabası yıllar boyu devam eder. 1219-1220 tarihleri arasında bölgeyi ele geçiren Moğollar, tüm şehirleri tahrip edip, halkı katlederler. Bu istila Mâverâünnehir'in kuş uçmaz, kervan geçmez çorak