Bilincin Yegane Gerçeğin

Bilinen evrendeki her şeyin kaynağı, bilincin kendisidir. Bu ne anlama geliyorSadece sizin değil tüm insanların bilinci evreni oluşturuyor.Bu ne anlama geliyorŞu an yaşadığımız şehirde, dünyada her neler oluyorsa olanları yaratan bizzat her birimizin bilinci. Bu yüzden de diğerlerini suçlamayı bırakarak bir yetişkin birey olarak bu yaratımın sorumluluğunu almalıyız.Peki bu gerçeği niye herkes bilmiyorÇünkü herkes bu durumun farkına varırsa tüketim sektörünün işi biter. Fizikçilere evrenin neden yapıldığını sorarsanız, alacağınız cevap HİÇBİR ŞEY! Olacaktır.Peki durum böyleyse, fiziksel gerçekliği neden böyle görünüyor Çünkü beynimizdeki atomlar ve moleküller 3 boyutlu uzay-zaman deneyimi, kendi bedenimizin deneyimi, zihnimizin deneyimi, çevremizde her gün karşılaştığımız her şeyin deneyimi illüzyon yaratan deneyimler yaratıyor. Çoğu bilim insanı bunun çözülemez olduğu görüşünde! Çünkü maddeyi birincil temel olarak alıyoruz. Sonuçları kaynağımız olarak düşünüyoruz. Halbuki tek kaynak bilincimiz. Bu gerçeklik her şeye tersten bakmayı gerektiriyor. Bu ne anlama gelirFiziksel oluşumların yani maddenin ikincil ve bilincin ise birincil olduğu anlaşıldığında bilim adamlarının çözülemez dediği çözülebilir hale gelir. Tabii ki tüm tüketim sektörü de çöker. Tüm tüketim sektörü çöker ama maddenin bilinçten çıktığını algılamaya başlarız. Bilinç birincil hale gelir, madde ikincildir ve zihinlerimiz, bedenlerimiz, doğamız da dahil olmak üzere fiziksel dünyadaki her şey, tüm kozmos Bilinçten çıkar. Uzay ve zamandan önce dahi bilinç. Maddenin bir insan yapısı, hatalı duyusal algımız aracılığıyla yanlış algılanmış olarak maddi dünyaya ilişkin deneyimlerimizle ortaya çıkan bir yapı olduğunu anlarız. Tüm teoriler bilinçten gelir. Tüm deneyler, tüm gözlemler bilinçten gelir. Bilincin önceliğini inkar edilmemelidir.Gerçek şu ki, Bilim, gerçeklik modelleri yaratabilir ama o gizli gerçekliğe erişemez. Temel gerçeklik olarak Bilince odaklandığımızda, yanlış algılama olmaz.Artık bir an evvel