Kafesten çıkmaya cesaretin var mı

Geçtiğimiz gün hayatımın mihenk taşlarından birinin kaybedişimin ölüm yıldönümü idi. Kendisini sektöründe duayen, binlerce kişiye geçim kaynağı yaratmış, hayırsever bir iş adamı olmasının ötesinde tanıma şansına erişmiştim. Malum benim işim aile şirketleri ve aile anayasaları yazmayı da içeriyor. Ailenin koca çınarı bu dünyadan göçüp gitmesine az kalmışken geride kalanlara aile değerlerini devam ettirecekleri yazılı bir yol haritası bırakıp gitmek istemişti. O mu bana danışmanlık yaptı, ben mi ona yaptım orası tamamen flu ama şunu çok iyi biliyorum ki ben ölümü ciddiye almamayı ve yaşadıklarımı sorgulamayı ondan öğrendim. Ve hayat ne getirirse getirsin ya da ne götürürse götürsün cesur olmayı! Bir yol bulmayı, olmuyorsa bir yol açmayı ve kimsenin yoluna engel olmamayı! Bunları pek beceremediğim zamanlarda da açıp o günlere dair tuttuğum notları okuyorum.Dün gibi hatırlıyorum, bir gün içimde kocaman bir sıkışıklık var ve yine yeni bir şeyler yapmak istiyorum, neresinden baksam olmuyor, fikir olarak bile gündeme getirmem zor. Baktı halime; ben soru sorardım da o bana sormazdı. Bir hikaye anlattı. Bir tüccarın, kafese kapattığı çok güzel bir papağanı vardır. Tüccarın bir gün Hindistan'a gitmesi icap eder. Herkesten ne istediğini sorar. Sıra papağana gelir, papağan, "Oradaki papağanlara söyle, siz serbestçe gezip dolaşırken, benim kafeslerde kapalı olmam, doğru mudur Bir sabah vakti beni de hatırlayın da birazcık mutlu olayım" der. Tüccar, Hindistan'a varır. Gördüğü papağanlara kendisini tanıtarak, papağanının söylediklerini aktarır. Ancak, sözü biter bitmez, papağanlardan biri anında düşüp ölür Tüccar, memleketine döner. Olanları kendi papağanına anlatır. Kendi papağanı da kafesin içinde önce titrer, sonra hareketsiz kalıp ölür. Tüccar çok üzülür. Kafesi açıp, ölü papağanı alıp pencerenin kenarına bırakır. Bırakır bırakmaz, papağan canlanıp uçar. Tüccara da der ki: "O Hindistan'daki papağan, selamımı alınca, ölmüş gibi yaptı. Yani bana dedi ki, 'Kafesten kurtulmak istiyorsan, öl' Ben de onun dediğini yaparak kurtuldum." Kendi hayat hikayesi de böyle idi zaten, o dönemin Türkiye'sinde birkaç kez küllerinden doğmuş, ölmüş ama kendini kendinden yeniden doğurmuş, her şeye rağmen kafasına koyduğunu yapmıştı. Hayatımda gördüğüm ikna kabiliyeti çok yüksek ama bunu konuşmadan, sormadan, baskı kurmadan yapabilen tek insandı. Huzur içinde uyusun.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6726397;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6726397;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarsezin-sivrikafesten-cikmaya-cesaretin-var-mi-6726397' });Fransız yazar Voltaire'nin dediği gibi "Yeryüzü kendileriyle konuşmaya değmeyen insanlarla kaynıyor." İnsanlar geçmişte yaşadıklarına kafa yormadıkları gibi şimdiki zamanlarını da geleceklerini de düşünmüyor. Harvard Üniversitesi Psikoloji Profesörü Daniel Gilbert, "Orta