Nereye koşuyoruz ve ne zaman uyanacağız

Allah'ımız, geçici durağımız evimiz ve yurdumuz Dünya'yı sağlam ve noksansız olarak biz kullarına teslim etmişti! Ama sonradan Şeytanların tuzağına düşen insan cahilce nefsine uyarak işledikleri isyan ve günahlar eliyle, savaşlar, işgaller, füze denemeleri, suni virüs vs. ihanetlerle ekini ve nesilleri bozup, mevsimleri ve hatta yaşadığımız yeryüzünün iklimlerini değiştirerek Dünya Evini tahrip ettiler ve etmeye devam ediyorlar! Bu sebeple zelzele, sel ve heyelan ve yangın gibi bela ve musibet afatların sonu kesilmiyor!

Asırların en büyük afatı Kahramanmaraş merkezli büyük afat depremi ile yıkıldık, dilhun olduk!

Arkasından artarak devam eden ve edecek olan seller ve zelzeleler afeti devam edip durmakta.

Devasa Üniversite ve Şehir Hastahanelerine rağmen adeta bila kayd-u şart yetkilerle donattığımız DSÖ'ün dayatmaları ve küresel ihanetleri sebebiyle artmakta olan kanser ve kalp krizi gibi yaygın hastalıklar afeti...

Varlık içinde bereketin kalktığı; işsizlik, eşsizlik ve enflasyon belalarının oluşturduğu haksız vergiler, zam ve faiz fuhşuna dayalı gayri milli maliye yangını afeti...

Ahlakın, dürüstlüğün, doğruluğun, vefanın, sadakatin ve spor sahalarında, bilhassa sokaklarda ve düğünlerde hayânın, edebin, terbiyenin, saygı ve sevginin mumla arandığı aile ve toplum yangını afeti...

Ahlaksız dizilerle ve hala resmen varlığını devam ettiren İSÖ'ye dayalı zulüm yasalarıyla teşvik edilerek boşanmaların artırıldığı, domuzların bile reddettiği cinsi sapıklık ve gayri meşru birleşmelerin yaygınlaştığı tam bir fuhuş yangın afeti...

Şanlı tarihine, engin medeniyetine yabancılaşarak batı aşığı moda perest, putperest ve şehvetperest nesil yetiştirme ocağına dönen gayri Milli Eğitimin yangın afeti...

Turistleri ülkenin kalkınmasında(!!!) fırsat gören şaşkın ve nakıs aklın neticesinde manevi ziyaret yerleri olan Mevlana ve Eyyub Sultan gibi zatların mekân ve makamlarına müze muamelesi yapılması neticesinde ibadethane ve kutsal mekanlar özelliğinden çıkartılarak müzeye çevirircesine ve çırılçıplak turistlere O Manevi Mekânlara şartsız ve kontrolsüz girme izni ve emri verildiği yetmezmiş gibi; bu mübarek zatların kabirlerinin önünde dahi görev yapan tesettürlü güvenlik görevlilerine takdir edilen üniformaların İslami Tesettür ruhuna aykırı hale getirilmesine kadar aciz ve gafil bir gayri milli Kültür yangını...

İşte bu ancak bir kısmını yazdığımız maddi ve manevi afet yangınları yollarıyla"Yeni Dünya Düzeni"nin uygulayıcıları olan Siyonist eşkıya çetelerinin ihanetleriyle dünya evini adeta kıyamete hazırlıyorlar!

Bu maddi bela ve musibetlerin zararlarından korunmak için maneviyattan uzaklaşmamız sebebiyle çoğalan ahlaki afet belalarını önlemek için Müslümanlar olarak hepimiz nefsi muhasebemizi ve akli muhakememizi acilen yapmalıyız.

''Biz nerde adaletten ayrılıp zulüm yaptık! Biz nerde haksızlık yaptık! Niçin zelzele sel ve yangın gibi toplu afetler, sosyo-kültürel, ekonomik yangınlar durmuyor, nesillerimiz neden yozlaşıyor ve bu yozlaşma artarak niçin devam ediyor''sorusunun muhasebesini yapıp ne zaman kendimize döneceğiz ve çareleri üzerine uykularımız ne zaman kaçacak, ne zaman

Bize ne oldu

Allah'ımız ve değişmez nizamı İslam varken kimlere ve neye, hatta nereye koşuyoruz

İzinden koştuğumuz cücelerden ne zaman ayrılıp Allah'ımızın yolunda koşacağız!

"Bu nedenle Biz (haram ve haksız yollarla kazanılmış) bol geçimi ile şımarıp azmış (fuhuş ve fesatlığa dalmış) nice ülkelerin halkını helak ettik. İşte meskenleri (harap olmuş şehirlerinin ve semtlerinin viraneleri, şimdi sahipsiz ve değersiz haldedir); çok az (bir zaman) dışında (oralarda da) kendilerinden sonra oturulabilmiş değillerdir. (Onlara ve tüm imkânlarına gerçek sahip ve) Vâris olanlar Biziz.

"Senin Rabb'in, ana yerleşim merkezlerine, kendilerine ayetlerimizi okuyup kendilerini uyaracak bir Elçi veya dâvetçi göndermedikçe, hiçbir ülke halkını helâk edecek değildir. Zaten Biz, halkı zulüm ve haksızlık peşinde koşmadığı sürece, hiçbir ülkeyi helâk etmeyiz."" (Kasas S.58-59) İlahi mesajları ve ültimatomları karşısında ne zaman düşüneceğiz ve hem kul ve hem de devlet planında gerekli adımları atacağız, ne zaman

Ana Hayat Yasamız Kur'an'ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye'ye göre dürüst, emin, sadık ve ahlaki bir hayat yaşadığımız zaman mı üstünlüğü ve başarıyı elde edip bu bela, musibet ve afat yangınlarından kurtulabiliriz! Yoksa ahireti unutup İslam dışı yollarda koşarak arzularımızın peşine düştüğümüz zaman mı