Hatay ve gerçekler

İYİ Parti Basın Danışmanı Murat İde'ye deprem bölgesine giderken eşlik edeceğime dair bir sözüm vardı. Ama malum siyasi kriz yaşanınca gidemedik ve 1 haftalık mecburi bir rötar yaşandı. Kriz çözülüp, ortalık sütliman olunca Murat tekrar aradı. "Cumartesi Hatay'a, Pazar Kahramanmaraş'a gidiyoruz. Hangisine gelebilirsin" diye sorunca hiç düşünmeden "Hatay" dedim. Çünkü depremin ilk günlerinde Gaziantep, Kahramanmaraş ve Malatya'ya gidebilmiş ama Hatay ve Adıyaman'a gidememiştim. Bunu havalimanında buluşunca Meral Hanım'a da söyledim. "Eyvah eyvah" dedi. "Asıl büyük yıkımı görmemişsin sen. Şimdi göreceklerin seni şoka sokacak. Hazırlıklı ol" Gerçekten de öyle oldu. Varınca Hatay'a Önceki şehirlerde gördüklerimin, bildiklerimin Hatay'da yaşanan felaketin sadece bir bölümü olduğunu anladım. Bundan dolayı kimse sakın alınmasın. Başta kendi memleketim Malatya olmak üzere, Maraş ve diğer iller. Kuşkusuz oraların da yaşadığı tahribat çok çok büyüktü ama Hatay Şoka girdim. Daha 3 sene önce gelip de ziyaret ettiğim o Hatay'dan eser kalmamıştı. Tahribat o kadar korkunçtu ki "Bitmiş Bitmiş Hatay" dedim hep kendi kendime. Sanki diğer illerin toplamına denk gelen bir yıkım yaşanmıştı Hatay'da. Ve işin en korkunç yanı, depremin üzerinden tam 34 gün geçmişti ama sanki dün olmuş gibiydi. Çünkü enkazların neredeyse tamamı olduğu gibi duruyordu ve inanmak istemiyorum ama Hataylılara göre o enkazların altında hala cansız bedenler vardı Bu arada diğer şehirlerde olduğu gibi Hatay'da da insanların çoğu şehri terk etmiş. Terk etmeyenlerin ise büyük kısmı çadırlarda, bir kısmı ise konteyner evlerde. Sahada çalışanlarda, ilk bir aylık dönemin sonunda depremin akut sorunlarından yavaş yavaş orta vadeli, kronik sorunlara geçmeye başlandığı düşüncesi hakim. Barınma en büyük sorun elbette ve üzülerek söylemeliyim ki, kısa vadede çözümü de mümkün görünmüyor. Tahminlere göre tüm bölgede depremlerde yıkılanlar ve yıkılması gereken ağır hasarlı evdaire, bağımsız bölüm sayısı 650 bin civarında. Yaklaşık bir hesaplamaya göre, vatandaşa 100 metrekarelik bir evin anahtar teslim maliyetinin bugünkü ekonomi ile 45 milyar dolara varacağı iddia ediliyor. Çünkü sorun sadece ev değil. Bir de yıkıntılar altında kalan ya da ağır hasarlı olduğu için çıkarılamayan ev eşyalarının temini durumu var. Öte yandan bir de tahrip olan şehirlerin altyapı sorunu var. Yıkılan devlet kurumları, okullar, yurtlar, hastaneler ve yanı sıra özel işletmeler Çok çok büyük bir maliyet bütün bunlar ve tamamını hesaplamak gerçekten çok zor. Ayrıca şu da bir gerçek: Depremden etkilenen başta Hatay olmak üzere tüm illerin yeniden inşası lazım. Çünkü ayakta olan ve sağlam olduğu düşünülen birçok binanın da olması muhtemel yeni bir sarsıntıya dayanabileceğini düşünmüyor teknik adamlar. Bu bir yüzü Diğer yüzü ise, on yıllar geçse de unutulmayacak can kayıpları nedeniyle yaşanan ağır duygusal travmalar. Resmi rakamlara göre can kaybımızın 50 bin civarında olduğu iddia ediliyor ancak Hataylı gerçek rakamın bunun çok daha üzerinde olduğu dile getiriyor. Allah bir daha güzel ülkemize böylesi acılar yaşatmasın ancak bir noktaya özellikle temas etmek istiyorum. Biz çok çabuk unuttuk bu felaketi ve yarattığı tahribatı Millet olarak ilk günlerde sergilediğimiz o dayanışma artık yok. Yapılan yardımlar kesilmiş demiyorum ama çok azalmış. Lütfen devam edelim. Çünkü o bölgede olan insanlar hala evsiz! Bakın Şu an çadırlarda, konteynerlerde kalan insanların en büyük sıkıntısı hijyen! Bunu sağlayacak deterjan, sabun, şampuan vs gibi temizlik ürünlerine çok ihtiyaç var. Konteynerlerde kalanlar için duş sorun değil ama çadırlarda kalanlar için çok büyük sorun. Sürekli banyo yapma imkanı bulamıyor insanlar. İkinci büyük ihtiyaç ise çocuk, kadın ve erkek iç çamaşırı Bebek bezi, kadınlar için ped Ve başta kuru gıda olmak üzere, gıda yardımının da kesintisiz bir biçimde devam etmesi gerekiyor. Hatay'da hava ısınmaya başlamış 25 derecelere vurmuş sıcaklık. Bu yüzden de özellikle çocukları koruma amaçlı şapka, güneş kremi bir ihtiyaç. İnsanlar o ilk günlerde gönderilen kışlık ayakkabılarla, elbiselerle idare ediyor. Şu andan sonra yazlık terlik, ayakkabı, yazlık kıyafetler göndermek lazım. Herkese sesleniyorum buradan Ülke olarak önceliğimiz deprem yaralarını sarmak ve bölge halkının yeniden hayata tutunup, geleceğini tanzim etmesine yardımcı olmak birincil sorumluluğumuz olmalı. Lütfen unutmayalım ve unutturmayalım. Bu seçim ertelenmeliydi!!! YAZARLAR Giriş: 13.03.2023 - 10:29 Güncelleme: 13.03.2023 - 10:29 ABONE OL Başından beri savunduğum şeyi tekrar söyleyeceğim. Bu seçim kararı çok yanlış bir karardı. Ertelenmeliydi. Çünkü başta bu enkazın kaldırılmasında, yaraların sarılmasında en büyük sorumluluğu olan iktidar olmak üzere, ülke olarak fokuslanmamız gereken tek konu deprem bölgesinin kalkınması olmalıydı. Ama yapacak bir şey yok artık! Karar alındı ve Türkiye seçime gidiyor. Gidelim ama lütfen felaketin yarattığı tahribatı onarmaya da devam edelim. Bu onarımdan sadece kalıcı konutları da kastetmiyorum. Düşünün Tahminlere göre 2 milyon vatandaşımız deprem nedeniyle başka bölgelere göç etmek zorunda kaldı. Ve bu insanların çoğu hiçbir şey yapmadan öylece duruyor. Bu insanların çalışma hayatına katılabilmesi için çok radikal kararlar alınması lazım. Çünkü yıkımın yaşandığı kentlerde şu anda iş hayatı sıfır! O nedenle Türk ekonomisine önemli katkı sağlayan bölgedekisanayi kuruluşlarının yeniden ayağa kalkması, istihdam sağlaması, üretim ve ihracat yapması temel önceliklerimiz arasında olmalıdır. Ayrıca Eğer önlem alınmaz ise ilerleyen yıllarda bu iç göçün getireceği sorunlar giderek derinleşecektir. Bu nedenle bu iç göçün bir an önce durdurulupinsanımızın yaşadığı yere, toprağına kavuşabilmesi için her türlü önlem alınmalıdır. Bununla ilgili hem teşvik edicihem de destekleyici paketler ivedilikle devreye alınmalı. Yoksa onarılması mümkün olmayan sonuçlarla karşı karşıya kalırız! Hayat devam ediyor rezilliği! YAZARLAR Giriş: 13.03.2023 - 10:29 Güncelleme: 13.03.2023 - 10:41 ABONE OL Adım gibi eminim İçinizden bazıları yukarıda yazdıklarımı okuduktan sonra: "Amma karamsar tablo çizdin Sevilay!" deyip kızacak Varsın kızsınlar hiç umurumda değil çünkü evet öyleyim! Çünkü gördüğüm realite bu ve ben bu realiteye bakıp da, bazıları gibi "moral olsun" ya da "birilerine yağcılık olsun" diye "Depremin enkazı kaldırıldı ve bölge normale dönmeye başladı. 1 yıl içinde her şey eskisi gibi olacak" mealinde yorumlar yapamam, yapmayacağım da! Kızsalar da öfkelenseler de gerçeğe dikkat çekmeye devam edeceğim çünkü gerçekler acıtsa da gerçektir ve bu gerçeği saklamak, perdelemeye kalkmak da bu gerçekten kaynaklı sorunların çözümüne engeldir ve hatta ihanettir! Ben bu ihanetin parçası olmayacağım. Çok üzücü biliyorum ama maalesef biz depremin yaralarını sarma konusunda henüz bir başarı elde etmiş değiliz. İnşallah edeceğiz ama bunun olması için özellikle biz gazetecilerin sadece doğru olanı yansıtma sorumluluğu var. Bu böyle bilinsin lütfen. Bu arada içimde kalmasın İlk günlerde yaşanan felaket dolayısıyla karalar bağlayan, ağlayan, dövünen, yardım merkezlerine koşup, kolileri bantlayan, "Bakın ben de çok duyarlıyım"ı göstermek için Instagram'da boy boy fotoğraflar, videolar sergileyen ancak daha 40'ı bile çıkmadan 6 Şubat'ın bir gün öncesinde kaldığı yere geri dönen ve bunu da yine Instagram denilen platform üzerinden paylaşan insanlara bir çift lafım var! Tek kelimeyle sahtesiniz! Yiyin, için, eğlenin eyvallah! Sonuçta size göre hayat devam ediyor ve her şey doğal akışında da gitmek zorunda Buna da eyvallah ama binlerce insanımızı yitirdiğimiz ve milyonlarca insanımızı evsiz bırakan bu büyük felaketin yasına hürmeten hiç değilse şu, "cıstak cıstak" eğlencelerinizi milletin gözüne sokmayın! Vicdanınız yok onu anladık da