Türkiye'nin seçimi yaklaşırken

Türkiye siyasi tarihinin en zor seçimi ile karşı karşıyayız...Bölgesel güç ve küresel etkisi olan ülke olarak mı yola devam edeceğiz yoksa küresel gücün elinde istediği gibi oynatabileceği, Avrupa ülkeleri gibi kendi başına etkisini kaybetmiş, esas patronun ağzına bakarak geleceğini belirleyen eski Türkiye mi olacağızAslında cevap gayet açık...Tercih yapılırken üstü süslü (!) cümleler kuruluyor, gelecek vaat edilirken, göze ve kulağa çok güzel gelen cümlelere değil; gerçeğin gözüne dik bakarak siyasi yolumuzu seçeceğiz!Ülkedeki bazı sorunların olması, bu sorunların çözülmesini istemek; doğal ve olması gereken bir durumdur.Ama ittifaklara bakıldığında, irrite edici çok önemli hususlar var. Bu husus ise aş derdine düşerken; ülkeden, vatandan olma tehlikesini de beraberinde masaya getirmektedir.Belki de buna hali hazırda da inanamayan vatandaşlarımız vardır. Çünkü durum, akıl alır gibi değil.Türkiye sınırları içindeki üniter yapı, Türkiye sınırlarından dışarıdaki terör koridorları hususunda, müttefikimiz olan ABD, kesin ve net bir tavırla geri adım atmıyorTürkiye içindeki PKK, PYD uzantısı siyasi aktörlerin, tüm ağzından çıkan tehdit cümleleri ile bu sürecin pekişeceği konusunda şüphe kalmamıştır.Erdoğan karşıtı ittifakın, bir birine zıt tüm güçlerin birleşmesini; başka nasıl izah etmek mümkün olur kiErdoğan ismi, Türkiye'nin bağımsızlık tanımı ile artık eşdeğerdir.Açık gözüken bir tarafta milli duruş ve milli çıkar noktasında asla ödünç vermeyen Erdoğan faktörü vardır.Diğer taraftan ise Suriye'den Türk askerini çıkarmayı hedef olarak gösteren, PKK ve FETÖ terör örgütleri ile anlaşacağını süslü cümlelerle gizleyerek aslında açıktan ifade eden; siyasi bir yapı vardır.Geldiğimiz noktanın vahimliği burasıdır.Siyasi rekabet ve doğal bir siyasi seçim sürecinden geçmiyoruz.Diğer taraftan da diktatör yalanı ile hedef gösterilen Erdoğan Türkiye'sinde, bir tek oy için