İran'ın ateşle oyunu

İran; kadim ve anlaşılması zor bir yer. Anlamamız için sadece son dönemde olanları göz önünde bulundurmamız kifayetsiz. Sadece etnisite üzerinden okuma yapmamız ve sadece oradaki kardeşlerimiz odaklı bakmamız da bizi yanıltabilir. Zira Türkler içinde de ortak mahreç olduğunu söylememiz zor. Başka taraftan, İran kendi milli ideoloji merkezli toplum inşasında başarılı olamadı. Din merkezli devlet yapısından ise Irak, Suriye örneklerinde olduğu gibi tefrika konusunda başarılı devlet olarak karşımızda. Ermenistan konusunda tutumunu bilmeyen yok. Gerçi her devlet sevdikleri ve seçtiklerinde özgürdür haliyle. "İran akıl tutulması yaşıyor" tanımını, son dönemdeki tavrı ile ispat ediyor maalesef. Bir tarafta küresel günün gücünü paylaşmak istememesi üzerine yaşanan sancılı dönemden geçiyoruz. Diğer taraftan ülkelerin kendi içindeki sancılı alanların küresel sistem tarafından kullanılması süreci ile karşı karşıyayız. İran'ın kendi iç sorunlarına kulak tıkanması ve komşuları ile ateş çemberi inşasına yol açan siyaset anlayışına sahip olması, yeni bölgesel krizin habercisi olarak karşımızda. ABD ve İsrail'i, kıyıda köşede ise Fransa'nın musallat olduğu coğrafyamızın geleceği, İran'ın da içinde bulunduğu bölge ülkelerinin nasıl bir yol haritasına sahip olmasına bağlı. "Kadim devlet" dediğimiz deneyimli geçmişi olan İran'ın, bu kadar kin ve basit çıkarlara odaklı olduğuna şahit olmamız ise, kadimliğin tanımına yeniden bakmamızı teşvik ediyor. İran hem içeride, hem de coğrafyada ateşle oynuyor. Keşke akıl tutulmasını bir an önce defedebilse! Çünkü bu akıl tutulması ve hızla kinine