Sürdürülebilir tarım ve teknoloji

Sürdürülebilir tarım için teknolojinin etkin ve doğaya uygun şekilde kullanılması şart. Küresel kıtlık ve açlık yaşanmadıysa bunuteknolojik gelişmelere borçluyuz. Toprağın kalitesinde kalıcı kayıpların önlenmesi; su kaynaklarının aşırı kullanımının önüne geçilmesi için teknolojiye başvurmak gerekiyor.Henry Kissenger'in çok bilinen bir sözüdür. "Petrolü kontrol edersen ulusları kontrol edersin, gıdayı kontrol edersen insanları kontrol edersin" diyor Kissenger. 1973 - 77 arasında ABD'de Dışişleri Bakanlığı da yapan Kissenger'in bu ünlü sözü bir anlamda Amerikan hükümetlerinin stratejileri hakkında da ipucu verir. Bu stratejinin temelinde gıdayı bir silah ya da bir dış politika aracı olarak kullanmak da vardır.ABD'de bu strateji doğrultusunda aile çiftçiliği zamanla gücünü kaybederek yerini büyük çok uluslu tarım işletmelerine bıraktı. Bu çok uluslu şirketler bazı ürünlerde sadece ABD'de değil dünya çapında küresel arzı kontrol etmeye başladılar.Dünya nüfusu 8 kat arttıKissenger'in bu ünlü sözünü geçen hafta katıldığım Antalya Kumluca'daki bir panelde Grow Fide Yönetim Kurulu başkanı Dr. Hasan Ünal'dan tekrar duydum.Cuma günü Antalya'daydık. Bu yıl 25'incisi yapılan Hasyurt Tarım Fuarı'nı gezdik ve fuar kapsamında düzenlenen, 'Tarımın Dünü, Bugünü ve Yarını' konulu panele katıldık. Panelde ben de konuşmacıydım. Çok önemsediğim sürdürülebilir tarım ile ilgili görüşlerimi aktarma fırsatı buldum. Sekiz milyara ulaşan dünya nüfusunu doyurmanın yolunun sürdürülebilir tarımdan geçtiğini anlattım.Sürdürülebilir gıda arzı için hava, toprak, su, orman varlıkları ve tohum gibi doğal kaynakların korunması ve iyi yönetilmesi gerektiğini konuştuk.Endüstriyel tarımı da kapsayan sürdürülebilir tarım için teknolojinin etkin ve doğaya uygun bir şekilde kullanılması gerekiyor. Eğer dünya nüfusu son 200 yılda sekiz katına çıktığı halde küresel boyutta açlık ve kıtlık yaşanmadıysa ve ortalama yaşam süresi neredeyse 2 katına çıktıysa, bunu teknolojik gelişmelere ve bu gelişmelerin gıda arzına olan etkisine borçluyuz.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6755953;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6755953;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarservet-yildirimsurdurulebilir-tarim-ve-teknoloji-6755953' });Toprağın kalitesinde kalıcı kayıpların önlenmesi; su kaynaklarının aşırı kullanımının önüne geçilmesi için teknolojiye başvurmak gerekiyor. Üretim yaparken aynı zamanda ekolojik dengenin korunması, ekosistemin ve biyoçeşitliliğin sürdürülmesi gerekiyor.Sürdürülebilir tarımda teknoloji kullanımı vardır ama aynı zamanda ürünlerin insan sağlığına faydalı olması gözetilir. Sürdürülebilir tarım insanları doyurmayı, ihtiyaçları olan miktar ve kalitede gıdanın satın alınabilir fiyatlarla, yani uygun maliyetlerle üretilmesini amaçlar. Tüm bunları yapabilmek için ise finansmana ihtiyaç duyar. Sürdürülebilir tarım için bu işin finansmanına kaynak ayıran, çiftçiyi destekleyen ve eğiten kuruluşlar olmalıdır.Panelde konuşan eski çalışma bakanı Hakan Tartan'ın dediği gibi, "Bir zamanlar tarımda kendine yeten yedi ülkeden biriyiz derdik. Gençliğimiz kendine yeterli olmanın gururu ile geçti. Kendi kendine yeten Türkiye olmaktan vazgeçmeyelim."Teknolojiye inanan bir yatırımcıKumluca Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Murat Günay bilgi, deneyim ve teknolojiye dikkat çekiyor. "Pozitif yönümüz insanımız, üreticimiz,teknolojiyi bulup getiren ve paylaşandır" diyor.Günay'ın tarif ettiği kişilerden birisi Hasan Ünal. Bilgisi, birikimi, deneyimi ve katkısı ile öne çıkan bir isim. Grow Fide'nin kurucusu. Dr. Ünal teknolojiye çok inanıyor. İnanmakla kalmıyor, eşi Prof. Narin İnan ile birlikte teknolojiyi geliştiriyor ve uyguluyor. Güngör Uras'ın 17 yıl önceki bir makalesinde yazdığı gibi 'aşılı fide ameliyathanesi' kurmuş. 150 dönümlük tesislerindeki laboratuvarda doku kültüründen elde edilen bitkicikleri, fide ve fidan haline getiriyor, yurtdışına bile ihraç ediyorlar.Kumluca'daki panelde Hasan Bey de panelistti. "Teknoloji sayesinde karnımızı doyuruyoruz" dedi. Türkiye, 70'lerde basit seracılık ile başladı. O zaman sadece domates üretilirdi. Hasan Ünal gibi bu alana yatırım yapanlar sebzede teknolojiyi kullandı. Aşılı fide ve gübrelemede önemli adımlar atıldı. Sonuçta domatesin ötesine geçildi; birçok ürün yetiştirilmeye başlandı. Dönümde 3-4 ton olan domates üretimi teknolojinin katkısıyla 25 tona çıktı; patlıcandan hıyara kadar birçok sebzede üretim birkaç katına yükseldi.Örtü altı mı açık alan mıSeracılık Türkiye'de çok tartışıldı. Sağlıklı beslenme için tarla yetiştiriciliğinin daha iyi olduğu öne sürüldü. Oysa görüldü ki; bitkisel üretim sera ya da tarla ayırımı yapmıyor. Kritik olan üretimin 'bilinçli üreticiler' tarafından yapılması ve devletin ise denetlemesi ve destek vermesi. Sera da olsa, tarla da olsa yüksek dozda ilaçlama yapılırsa, ilaçlama ve hasat arasındaki süreler çok kısa tutulursa tarımın her türlüsü insan sağlığına zararlıdır; sürdürülebilir