Neden hür ve müstakil

İktidar partisinin MHP'yle ittifakı, kendi açısından çok doğru bir hamleydi 13 yıllık iktidarın getirdiği yorgunluk ve yıpranma sonucu uzaklaşacak olan kimi seçmen için yeni adres oluştu İktidar partisinden kopan seçmen, ezici oranda MHP'yi tercih etti Böylece o seçmen, muhalefet bloğuna geçmek yerine 'ittifak havuzu'nda kaldığı için toplamda hiçbir şey değişmemiş oldu Seçim sonuçlarının birbirinin kopyasına dönüşmesi, bu gerçeğin doğrulanmasıdır

İktidar partilerinin seçmenleri, sadakatleri bozulduğunda bile muhalefet partilerine kolaylıkla oy veremiyor Üstün propaganda gücüyle oluşan büyük etki, diğer partileri bir torbanın içine toplayıp o alanı PKKHDP gölgesiyle zehirliyor ve kendi mevzilerini sertleştiriyor Böylece küçük kıpırdanmalar dışında herkes yerinde kalıyor, ardından birbirinin kopyası seçim sonuçları doğuyor

Bu döngüyü değiştirebilecek tek parti İYİ Parti'ydi Hem siyasî kökeni, hem iktidar havuzundaki seçmenlerle daha yakın siyasî akrabalığı, hem de savunduğu değerler anlamında muhalefetin diğer partilerine göre daha avantajlıydı Ama olmadı Beklenen sonuçları alamadı

Olmadı çünkü hiçbir zaman kendi başına değerlendirilmedi, hep 'ittifakların partisi' olarak kaldı Üstelik o ittifakın içinde -örtülü veya açık- PKKHDP'nin de gösterilmesi en çok İYİ Parti'yi vurdu Şu bir gerçekti: İçinde PKKHDP'nin bulunduğu veya öyle propaganda edildiği ittifakların içinde 'en büyük kaybeden' İYİ Parti olur Nitekim öyle de oldu Umulan, hatta seçimlerden çok çok önce anket sonuçlarıyla desteklenen sonuçların hiçbir zaman tutturulamamasının en büyük sebebi budur

Meral Hanım'ın "HDP eşittir PKK, HDP eşittir CHP, CHP eşittir İYİ Parti" şeklindeki propagandaya, seçim sonrası Isparta'daki isyanını ve bir başka programda "Siyasetimizi konuşamadık, gittiğimiz her yerde PKK suçlamalarına cevap vermek zorunda kaldık" sitemini doğru okumak gerekiyor Bugünkü 'hür ve müstakil yol' arayışı, muhtemelen bu haksız prangadan kurtulup kendi gerçeğine dönme çabası olarak görülmeli

Meral Hanım'ın ve birçok parti yöneticisinin 'seçimlere tek başına girme' şeklinde koydukları iradenin 'pazarlık, el yükseltme, blöf' gibi değerlendirilerek aşağılanması, partinin seçimlere tek başına girmesinin, hem itibar, hem de siyasî gelecek açısından ne kadar hayatî bir hamle olduğunu vurguluyor

Bu saatten sonra gerekçesi ne olursa olsun ortaya çıkacak bir çark, telafisi imkânsız zararlar doğuracaktır Konuşmalardaki netliğe ve önceki denemelerin doğurduğu tahribata bakıldığında bunun pek de mümkün olmayacağı aşikâr gibi