Karadeniz gezisinden sonra Ekrem İmamoğlu

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tam da 21'inci yüzyıla uygun bir siyasi figür. Çağımızda 20'nci yüzyılın aksine içselleştirilmiş fikirler veya üzerinde iyi düşünülmüş pozisyonlara değil daha çok bir sorunun hangi üslupla yönetildiğine ve bu yönetim biçiminin insanlara sosyal medyada nasıl anlatıldığına daha çok önem veriliyor. İnsanlar içerikten daha çok görüntülerle tatmin oluyorlar. İmamoğlu da uzun zamandır belediye başkanlığını da, eğer bir kaza olur da ilerde devlet başkanı da olursa devleti de bir Instagram hesabını nasıl yönetiyorsa onun gibi yöneteceği izlenimini veriyor bana. Son Karadeniz gezisi de verdiği bu izlenimin bir başka örneğiydi. Geziye giderken beraberinde götüreceği gazetecileri seçerken beyninin nasıl çalıştığı da seçilen isimlerden belliydi. Seçim kriteri olarak gezinin içeriğini en iyi, derin ve düşünceli anlatacak insanlar değil de seçilen gazetecinin isminin topluma vereceği mesaj daha önemliymiş gibiydi. Geziye götürülenler arasında değerli gazeteciler de vardı ama bu, seçimi yapanın yaratılacak imaj algısı kaygılarının ortaya çıkmasının önüne geçemedi maalesef. Ekrem İmamoğlu, Instagram sayfasında kullanacağı fotoğrafını seçerken bir genç kızın gösterdiği duyarlılıkla seçiyor imajına nelerin, nasıl katkı yapacağını ve bu, onu bu çağa uygun bir siyasi figür yapıyor. Ama bu uygunluk onu Türkiye devletini cumhuriyetin ikinci yüzyılında yönetmeye taşımaya yetecek mi ona hiç emin eğilim. Oysa Türkiye'nin önümüzdeki seçimde ihtiyacı imajına daha önem veren ve hakla ilişkileri iyi kullanan bir siyasi figüre değil, karşı karşıya olunan sorunlar hakkında iyi ve derin düşünebilen devlet adamı kavramının çağrıştırdığı kalıpta insanlara ihtiyaç var. Türkiye belki, de cumhuriyet tarihinin en önemli ve hayati sonuçları olabilecek bir seçimine gidiyor. Seçimden sonra bu ülkeyi yönetecek lider belki de sadece Atatürk'ün karşı karşıya kalmış olduğu derecede ağır sorunlarla boğuşmak zorunda kalacak. Anladığım kadarıyla altılı masanın dediği gibi güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilse de Cumhurbaşkanlığı koltuğunda olacak insanın ağırlığıyla, saygınlığıyla, düşüncesiyle, yaratacağı güvenle, önemi çok büyük. Türkiye Cumhuriyeti'nin her zaman derin sorunları vardır ama bu defa tahmin edilebildiğinden çok daha derin ve vahim sorunlar var. Yılların tahribatı ile çürümeye başlayan hayati yapılar bulunuyor. Ve bu ülkeyi yönetmeye talip olacak liderin sorunların büyüklüğüne denk büyüklükte bir devlet adamı çapında olması kaçınılmaz. İyi bir insan olduğuna eminim ama maalesef Ekrem İmamoğlu bu çapa sahip olduğu izlenimini hiç veremedi, son gezisi de bence bu duyguyu daha da güçlendirdi. Rastgeleliğin belirlediği hayatlar ve Ekrem İmamoğlu YAZARLAR 23.05.2022 - 09:56 Güncelleme: 23.05.2022 - 09:56 Hepimiz hayatımızı bir şekilde planlamaya çalışırız. Gelecek hakkında düşünürken hayat tecrübemizden, bilgi birikimimizden, eğitimimizden, sosyal ilişkilerimizden yararlanarak bir gelecek patikası çizmeye çalışırız kendimize. Planlarımızı bunlara göre yaparız. Bunu rasyonel biçimde yapsak dahi hayat hiçbir zaman varsaydığımız kurallar ile sürmediğinden çoğunlukla planladığımız o geleceğe ulaşamayabiliriz. Bizimle tamamen benzer geçmiş ve yapıya sahip olan bir başkası gelecekte tamamen başarılı olabilse de bizler yenilgi olarak tanımlayabileceğimiz hayatlara sahip olabiliriz. Çünkü hayat aslında rastgeleliğin (randomness) ve tesadüflerin birey yaşamlarını belirleyebildiği bir süreçtir aslında. İşte bu nedenle yazdığı kitap daha önce onlarca yayıncı tarafından reddedilmiş bir yazar 20'nci denemesinde dünyanın en çok satan kitabının yazarı olabiliyor. Çünkü onun da hayatında rastgelelikler belirleyici oluyor. Biraz sonra da açıklayacağım gibi bu konu oldukça bilimsel bir temele de sahip bir yaklaşım. Ekrem Bey başkan olacağı seçime girmeden önce kısa sürede adının devlet başkanlığı için konuşulacağını da içeren bir plan yapmış mıydı bilmiyorum ama yaptıysa o zaman hayatta rasgeleliğin ve tesadüflerin rolünü açıklamak için çalışan bilim dünyasına yardımcı olmak için bir bilimsel makale yazmalı bence. Ekrem Bey bugün geldiği noktanın sadece kendi yetenekleri ve birikimiyle ilgili olduğunu inşallah düşünmüyordur. Gelinen noktada rastgeleliğin ve tesadüflerin de son derece önemli bir yeri olduğunu görmek kendisini daha gerçekçi, kendini daha az önemseyen bir değerlendirme yapmasına yol açar ve onu gelecekte daha güçlü ve olgunbir siyasi figür haline dönüştürebilir , işte belki o zaman Karadeniz gezisinin biçimi ve zamanlamasının yanlış olduğunu anlayacak olgunluğa da ulaşır . Başkan'a