Mezhebimiz Sünni'dir meşrebimiz Alevi

Müslümanlık tektir; ora, bura, şura Müslümanlığı diye bir şey elbette olmaz. Fakat dinin yaşanmasındaki üslup ve yorum farkı, dine dair öne çıkan taraf, o topraklarda neşv ü nema bulan maya, İslam'ın nasıl ve ne suretle kabul edildiği gibi pek çok husus; hakikatte tek olan dinin, farklı coğrafyalarda başka başka yorum ve üslupla yaşanmasını doğurur ve bu durumun anlaşılabilmesi için de farklı sıfatlar ve isimlerle anılmasına sebep olur ki bu gayet doğaldır.Anadolu Müslümanlığı diye bir gerçek vardır. Atalarımızın İslam'la tanışmasına vesile olan Alperen dervişlerin kıvam tutturduğu tasavvuf mayası bin yıldır bu toprakların insanlarının dine bakış ve yorumlayışının mihengi olmuştur. Bu maya sebebiyle bizim sarhoşumuz da mübarek zamanlarla mukayyet olsa da müeddeptir; eşkıyamız da yerine göre insaflıdır, devlet adamımız da ilim ve irfan ehline karşı tevazu ve hürmet sahibidir, ateistimiz de kendisi bilmese bile imandan behredardır. Mina Urgan, Avrupa'da bir tren yolculuğunda yan yana oturdukları bir papazla ettikleri sohbetten bahseder hatıralarında. Sohbetin bir yerinde mevzu inançlara gelir ve papaz, Urgan'a hangi dinden olduğunu sorar. Ateist olduğunu öğrenince sebebini merak eder. Mina Urgan bir çocukluk arkadaşının trafik kazasında ölümü üzerine kaderi ve 'Tanrı'yı sorgulamaya başladığını ve sonrasında ateist olmaya karar verdiğini söyleyince, hikmetten behresi olduğu belli olanPapaz Efendi yapıştırır cevabı: Siz ateist değilsiniz; 'Tanrı'yla kavgalısınız sadece.Bizim toprakların Allah'a inanmadığını ifade eden ateistleri bile inanmadığını iddia ettiği 'Tanrı'sı ile kavgalıdır da haberi yoktur. Güzeldir Anadolu; Anadolu İslamı latiftir, zariftir, nazenindir, emir ve yasaklardan ziyade muhabbet kokuludur, dervişanedir. Her ne kadar son zamanlarda dünyanın gittiği yerden nasibini ziyadesiyle alarak bizi şaşırtacak bazı müptezel tipleri içinden çıkarabiliyor olsa da hala umut vadeder, hala yeryüzüne İslam adına iddia ve teklif sunabilecek kadar cüretkar ve kendinden emindir. Bırakınız Anadolu'yu Rumeli'de Vehhabi kafanın bütün imkan ve sermayesini kullanmasına rağmen dikiş tutturamamasının sebebi Gül Baba'ların, Sarı Saltuk'ların, Ayvaz Dede'lerin vaktiyle o topraklarda attığı tohuma revnak veren Anadolu mayası sebebiyledir. Yeri geldi söyleyelim, duyduğum vakit işte bu diyerek hayran olduğum o cümleyi. Diyor ki Bosna savaşının yiğit gazilerinden birisi: Biz üç şey için savaştık; Ak zambaklar, Ayvaz Dede ve Allah'a emanet sözü! Muharrem ayındayız malum, dün aşure idi. Gerçi sözkonusu Anadolu Müslümanlığı olunca her gün aşuradır her yer Kerbela. Rahmetli İsmail Karakaya Hocam derdi ki: Anadolu insanının mezhebi Sünni'dir ama meşrebi Alevi'dir! Çok güzel! Üç erkek kardeşinden ikisinin adları Ali ve Hüseyin olan bir Sünni olarak duruşumuzu şu cümle ile özetleyebilirim sanırım: Ehl-i Beyt-i Mustafa'yı çok sevince Alevi olunur mu bilmem ama hiç sevmeyince Müslüman olunmaz! Bu kadar net!Üç ay kadar evvel gittiğimiz Irak'ta, Kerbela'yı ziyaret etmekle şereflendik.