Sarı çiçeğin can yakan cevapları bağlamında yaşanmışlık müzakereleri (4)

-Merhum Şükrü Karakaya'ya rahmetle- "Sordum sarı çiçeğe, bahçene girsem n'ola Çiçek eydür; ey derviş, kokla beni, geri dur" Yunus Emre Bu seri, emanetini teslim edip sırlanmadan evvel, karşılaştığı derviş namzetine gönlünü açan bir dervişin, yolda gördüklerini aktardığıdır. Yaşanmıştır. Bu yazı dizisinde talibi ve matlubu mezc olmuş olarak görebilir, soranla cevaplayanın hemdem, hemrâh ve hatta gümrâh yürüyüşüne tanıklık edebilirsiniz. Derviş ve namzet temsilleriyle aktardığım cümleler, umulur ki sadırlara şifa olur. Namzet: Selamunaleyküm. Derviş: Aleykümselam. Namzet: Hayırlı akşamlarınız olsun efendim. Nasılsınız Derviş: Sağ olun. Sizin de olmak için mücadele vereceğinize inanıyorum. Namzet: Adım attık ama ötesi gelmiyor, gelemiyor. Derviş: Gelmeyende mutlaka bir hile vardır. Namzet: Hile derken Derviş: Yolcu yolunda gerek engel ise mani demek. Namzet: Engelin olup olmaması bize mi bağlıdır Derviş: İyilik Allah'tan şer de nefisten. Namzet: Nefis her ne kadar bizim içimizdeyse de onu kontrol etmek bizim kudretimizin dışında gibi. Derviş: Nefsi ikna etmek kulun iradesi dâhilinde değil mi Namzet: Nefsin iradesi kulda ama kulun iradesi nerede Derviş: Kul, iradesini nere bağladıysa orada araması gerekmez mi Namzet: Kul, iradesini nereye bağladığından da bihaber... Derviş: Olur bir gün inşallah. Namzet: İnşallah. Kendiliğinden mi olur Derviş: Olacak olan olursa... Namzet: Ayrıca bir gayret istemez mi Derviş: İstediğini anlayacak durumda yaratılmışsa... Namzet: Her sır kişide gizli oluyor bu durumda. Bu sırların üzerindeki tozu kaldıracak bir ele ihtiyaç var o zaman. Derviş: Muhtaç hissederse... Namzet: Hissetmeli değil midir sizce Derviş: Kişilerin istidadına bağlı değil mi Namzet: Tek başına istidat kâfi mi Bir öğreten, bir yol gösteren gerekmez mi Derviş: Gerektiğini anlaması için istidat. Namzet: Heh! Şimdi anladım istidat meselesini. İstidat kişinin durumunun farkına varmasına yarıyor.