Sarı çiçeğin can yakan cevapları bağlamında yaşanmışlık müzakereleri (3)

-Merhum Şükrü Karakaya'ya rahmetle- "Sordum sarı çiçeğe, boynun neden eğridir Çiçek eydür; ey derviş, kalbim Hakk'a doğrudur" Yunus Emre Bu seri, emanetini teslim edip sırlanmadan evvel, karşılaştığı derviş namzetine gönlünü açan bir dervişin, yolda gördüklerini aktardığıdır. Yaşanmıştır. Bu yazı dizisinde talibi ve matlubu mezc olmuş olarak görebilir, soranla cevaplayanın hemdem, hemrâh ve hatta gümrâh yürüyüşüne tanıklık edebilirsiniz. Derviş ve namzet temsilleriyle aktardığım cümleler, umulur ki sadırlara şifa olur. Namzet: Allah'ın selamı ve Habib-i Kibriya'nın şefaati üzerinize olsun üstadım. Derviş: Bil mukabele. Namzet: Akşam-ı şerifleriniz hayrola. Derviş: Cümlemizin. Namzet: Rahatsız etmiyorumdur inşAllah. Lûtfederseniz engin bilgilerinizden ve derin sohbetlerinizden istifade etmek istiyorum. Derviş: Gönül dostları rahatsız etmezler. Onlar meltem rüzgârları gibidirler. Namzet: İltifat ediyorsunuz... Derviş: Estağfirullah. Namzet: Ben sadece sohbetinizden istifade edebilmek için lafları geveliyordum. Derviş: Balığın suya muhtaç olarak yaratılması gibi derviş de feyze ve sohbete muhtaçtır. Namzet: İşte tam da öyle bir muhtaçlık içerisindeyim üstadım... Derviş: Cihanın varlığı eseridir. İçinde bulunduğu kafes Kendi icadıdır. Gönül denen şehri bulana selam olsun. Namzet: Bu şehri bulmak ne kadar zorsa, kaybetmek de o kadar kolay. Ne menem bir şeydir bu Derviş: Yokluğu kabul eden, imanın birinci basamağındadır. Bu basamağa var da gerisi olur. Namzet: Ne kadar gayret etsek de bir yerde patlak veriyor sonunda. Derviş: Hakk'a ulaşmak kolay olsaydı evren 1575 km hızla dönmezdi. (Tebessüm) Namzet: Evren de ulaşma gayretindeyse bize pes etmemek kalıyor. (Gülüşme) Derviş: Doğru. Namzet: Doğru olmasına doğru ama bunu akıl söylüyor. Ne var ki gönle bunu idrak ettirmek hayli güç. Gönül idrak etmeyince de her şey havada kalıyor. Derviş: İlk işin namazı kılmak sonra