Dikkat! Bu yazı propaganda içermektedir

Bir kölenin azad olduktan sonra, ilk iş olarak kendine hizmet eden köleler satın alıp 'efendi'lik yapmaya çalışmasına dair şaşkınlık içeren düşüncelerimi zihnimde çeviredururken, klavyeye 'yaz!' emrini veriyordum. Evet. Eşyanın insana hizmet ettiği bilgisi aynel yakin olarak dem be dem tezahür ediyor. Ancak, insanın kime hizmet ettiği konusunda ise tereddütlerim var. Hepimiz aldığımız eğitimlerle güya düşünme eyleminin 'nasıl' yapıldığını öğrenecektik. Fakat sadece 'ne' düşünmemiz gerektiğini öğrendik. O yüzden kendimize ait düşünme yöntemimiz yok. Tereddütlerim biraz da bundan. Buradan hareketle sizlere 'böyle şeyler de düşünülüyor'u göstermeye çalışıp aradan çekileceğim. Sonra da sizi, insanın kime hizmet ettiği sorusuyla başbaşa bırakacağım. Biraz da siz endişelenin canım. J Sadi Şirazi, 'insan nedir' sorusunu, 'Yek katre-i hûnest, sâd hezârân endîşe' diyerek cevaplamış. Bir damla kan, binlerce endişe. Bu da böyle. Sadece 'ne' düşünmemiz gerektiğini öğrendik derken anlatmaya çalıştığım şeye aslında 'propaganda' deniliyor. Gerçekten çok ilginç bir kelime. Benim özetle 'profesyonel paganlık' dediğim bu dört yüz yıllık kelime, Latince köklere dayanıyor. 'Çubuktan fide üretmek' anlamına gelen Latince 'propagare' kelimesinin; sabitlemek, bitki veya direk dikmek, sınır belirlemek anlamlarıyla akrabalığı var. Sözcüğün bugünkü kullanımı ise; katolik inancını, sömürgeleştirilen ülkelerde yaymak amacıyla 1622'de kurulan Sacra Congregatio de Propaganda Fide "İnancı Yaymak Amaçlı Kutsal Cemiyet" adlı teşkilatın adından türemiş. Gördüğünüz gibi hiç de masum değil. 'Pagan' kelimesi ise yine Latince 'köylü' anlamına gelen 'paganus'tan türetilen ve Batı'nın, tahrip edilmiş Hristiyanlığı zorla kabul ettirmeye çalışması karşısında en çok direnç gösteren köylüler için kullandığı 'Hıristiyanlık dışı bir dine mensup olanlar' anlamındadır. Süryanice'de 'köy' anlamına gelen 'kafr' ve Arapça'da 'İslam dışı bir dine mensup olanlar' için kullanılan 'kafir' de pagan'la akraba gibi duruyor. İşte size sâd hezârân endişe. Tüm bunları sıkılmadan okuduysanız, bu bilgileri nereye bağlamaya çalışacağımı da merak ediyorsunuzdur umarım. Batı'nın Hristiyanlığı kabul etmeyen 'köylüler'e, biraz da tepeden bakarak pagan demesi, 'O halde paganlar neye inanıyordu' sorusunu beraberinde getiriyor. Paganlar, Allah'ın tabiatta tezahür eden ilahi kudretinin tecellilerini tarının kendisi sanıyorlardı. Bizim için rahmet tecellisi olan yağmur, onlar için yağmur tanrısıydı. Dağların, denizlerin, toprağın, havanın, ateşin her bir şeyin bir tanrısı vardı.