Sıla-i rahimden de mi olacağız

Bir bayram daha babasız geçerken, sıla-i rahim için çıktığımız yolculuk içinden geçtiğimiz ekonomik krizin derinliğini hem gözlerimizle görmemize hem de fazlası ile hissetmemize sebep oldu. Otobüs ve uçak biletlerinin birbiri ile yarışması ve hala Kovit-19 endişesi bizi özel aracımızla yolculuğa itti.Uzun süredir akaryakıt zamları malumunuz olduğu üzere hemen herkesin ekonomisini fazlası ile zorladığı için mecburi durumlar hariç araç kullanımı ülke genelinde azaldı. Belki de bu sebeple yolculuğun daha başında ilk şoku depoyu doldururken yaşadık. Altı ay kadar önce gidiş-geliş için ödediğimiz toplam tutarı daha yola çıkmadan ilk etapta ödeyivermiştik. Dinlenme tesislerindeki yemek fiyatlarına ise sanırım hiç girmemek gerekiyorYol buyunca gördüğümüz insan manzaraları, memlekette eş, dost, akraba ve arkadaşlarla yaptığımız sohbetlerden insanlarda çok ilginç bir davranış kalıbının ortaya çıktığını görme fırsatı da buldum.Normal şartlarda, geçmişte yaşadığımız ekonomik krizlerde olduğu gibi insanların tasarrufa yönelmesini bekliyorsunuz, ancak tam tersi bir şekilde insanlar ihtiyaç ya da değil yoğun bir şekilde sürekli bir alışveriş halinde Ancak, bu alışveriş çılgınlığı paranın bolluğundan ziyade başka sebeplere dayanıyor. İnsanlar, şu an ihtiyaç duydukları için değil ileride ihtiyaç duyacaklarını düşündükleri şeyleri şimdiden alma ve stoklama çabası içindeler. Çünkü, fiyatlar o kadar hızlı bir şekilde sürekli olarak yukarı yönlü düzeltmeye tabiler ki insanlar sabit gelirleri ile şimdiden alabileceklerini alarak bu düzeltmelerden mümkün mertebe, en az zararla kurtulma çabası içindeler. Pek çok insan, kredi kartlarını son limitlerine kadar bu sebeple kullanıyor.Maalesef toplumda enflasyonun geri dönülemez bir şekilde tırmanmaya devam edeceği endişesi hakim. Ekonomiye karşı çok ciddi bir güvensizlik var ve insanlar yarınlarını göremiyor. Sabit gelirliler tıkanma noktasında iken, serbest çalışanlar da gelirlerindeki dalgalanma sebebi ile endişeliler.Sistem, parası olanın parasına hiç emek harcamadan para kattığı bir süreç yaratmış durumda. Olan sabit ve dar gelirlilere oluyor.Yakın bir gelecekte kredi kartı borçlarını ödeyemeyenlerin sayısında patlama yaşandığını görürsek çok da şaşırmamak gerek. Benzer bir durum kredi kullanımlarında da geçerli. Her ne kadar gerçek piyasa verilerine göre devlet bankaları çok ucuz krediler verse de, ağırlaşan şartlar altında paradan para kazanamayan kesimler için bu paraların geri ödenmesi güç görünüyor.Temel gıda harcamalarının geldiği nokta belli ama sabit gider olarak görülebilecek elektrik, su, telefon, internet gibi artık hayatımızın rutini haline gelen hizmetlerin maliyet kalemleri alt alta toplandığında 4 kişilik çekirdek bir ailede bile 1000 TL'yi rahatlıkla bulabilmekte. TÜRKİŞ'e göre 4 kişilik bir ailenin "açlık sınırı" 4 bin 682, "yoksulluk sınırı" ise 16 bin 52 TL.Gıda fiyatlarındaki yüksek enflasyonu sanırım tekstil izliyor. Biz büyükler belki eldekiler ile bir yere kadar idare edebilsek bile çocuklar ve gençlerin idare etmelerini beklemek pek mümkün olmuyor. Durumu henüz ilkokula giden kızımdan