Tevhid gerçeği

Bize tevhidi tarif ve ilân eden deliller ve burhanlar layüad ve layühsadır. (Adede ve hesaba gelmez.)O delillerin en büyükleri üçtür: 1. Kitab-ı kebir-i kâinat. 2. O künuz-u mahfiyenin (gizli hazinelerin) miftahı olan Hz. Muhammed'dir (asm). 3. Allah'ın (cc) hücceti olan Kur'ân'dır. Biz bu yazımızda kâinatın tevhide delâletini işlemeye gayret edeceğiz. Kâinatta her mevcut, ferden Allah (cc)'nun varlığına, nev'an birliğine delalet eder. Zira; fiil failsiz, resim ressamsız, nakış nakkaşsız ve rızık da rezzaksız olmaz. İşte onun için âyet-i kerîmede mealen, "Rızk ancak Allah'a mahsustur." buyurulmuştur. Bediüzzaman Hazretleri, "Kırk sene ömrümde, otuz sene tahsilimde yalnız dört kelime ile dört kelâm öğrendim." (...) "Kelimelerden maksad, mana-i harfi, mana-i ismi, niyet ve nazardır" der. Buna göre; "Kâinata mana-i harfiyle ve onun hesabına bakmak lâzımdır. Mana-i ismiyle ve esbab hesabına bakmak hatadır." Evet; "Her şeyin iki ciheti vardır. Bir ciheti Hakk'a bakar. Diğer cihet de, halka bakar. Halka bakan cihet, Hakk'a bakan cihete tenteneli bir perde veya şeffaf bir cam parçası gibi, altında Hakk'a bakan cihet-i isnadı gösterecek bir perde gibi olmalıdır. Binaenaleyh nimete bakıldığı zaman Mün'im, sanata bakıldığı zaman Sani, esbabda nazar edildiği vakit Müessir-i Hakikî zihne ve fikre gelmelidir. Ve keza, nazar ile niyet mahiyet-i eşyayı tağyir eder; günahı sevaba, sevabı günaha kalbeder. Evet niyet adi bir hareketi ibadete çevirir ve gösteriş için yapılan bir ibadeti günaha kalbeder. Maddiyata esbab hesabıyla bakılırsa cehalettir, Allah hesabıyla olursa marifet-i İlâhiyedir." (Mesnevî-i Nuriye, s. 45) Kâinatta varlık âleminin en büyük hakikati tevhiddir. Çünkü; kâinat faaliyetle doludur. "Ben ayı gösteriyorum, ahmaklar parmağıma bakıyorlar." diyen zatın ne kadar haklı olduğunu anlamamız gerekmez mi İsterseniz bir başka denklem kuralım; her faniyi bir '0' kabul etsek bu kâinat sıfırlarla dolar ve hiçbir değer ifade etmez. Yalnız, onların başına baki bir '1' konursa o takdirde hepsi değerlenir. Kelime olur; Kelâm olur; kaside, şiir ve nesir olur; böylece birer anlam kazanır. Madem her şey helâk olucu ve ancak ALLAH (cc) bakidir; o halde ebedî ve sermedi bir vahid-i ehade her şeyi vermekten başka çare olabilir mi Bu da gösteriyor ki, kâinatta tek gerçek tevhiddir. Aksi takdirde kâinat, başlarında '1' olmayan '0'ların değersizliği gibi olur. Yani o takdirde kâinatı ister koca bir tek '0' kabul et, ister zerreler sayısınca '0' kabul et arada fark yoktur. Bu '1' meselesini, biraz daha analiz edelim. Yine akl-ı selimin ve bürhan-ı bahirelerin gereğidir ki, '1'ler de, başlıca ikiye ayrılır: 1. Hakikî bir "Allah" (cc) 2. İzafi '1'ler ki 'masiva' olmak üzere. Yani onların hepsi hakikî '1'in, tabiri caizse türevleri ve eserleridir. Bir başka zaviyeden de, tevhid iki çeşit olur. Birisi amiyane tevhiddir ki: "Allah'ın şeriki yok ve bu kâinat O'nun mülküdür."