Tefekkür (1)

Tefekkürü, çok kısaca "akıl yürütmek" diye tanımlayanlar olabilir.Fakat bu, tefekkürün şanına ve maksadına layık değildir. Çünkü, akıl yürütmek basit şeyler için de kullanılabilir; onun için biz tefekkürü, maksadına uygun olarak daha anlamlı bir tanımla billurlaştırmak isteriz. O da şöyle olabilir: "Tefekkür, hikmetle derinleşerek Hakka doğru yol almaktır." Demek tefekkür; bazı tefekkürsüz tanımlar kadar basit olmayıp, insanın saadetine veya şekavetine sebep olacak en önemli bir vesile-i insaniyettir. Belki de dünyanın en önemli ve zor işidir ki; bazı tefekkürlerin, bir saati bir sene ibadete bedeldir. Bütün insanlığın muhtaç olduğu, başta ebedî hayatımızı nurlandıran iman olmak üzere insanlığın ihtiyacı olan icatların, keşiflerin ve buluşların her biri tefekkür meziyetinin vesile olduğu nimetlerdir. Fani hayatımızı aydınlatan elektriği önemseyip de Edison'u dilinden düşürmeyip, fani hayat da dahil ebedî hayatımızı kurtarıp nurlandıran imanı tebliğ eden Fahr-i Cihan Efendimiz'i (asm) tanımamak ve önemsememek en büyük bahtsızlık ve tefekkürün hakkını gasp etmekdir. Önemli olan doğru düşünebilmektir. Çünkü yaratıcının varlığı ve kudreti konusunda en ciddi uyarıcılardan biri de, şu muntazam ve muhteşem hayretnüma kâinattır. Onun için Efendimiz (asm): "Bir saat tefekkür bazen bir sene ibadetten daha hayırlıdır." (Suyutî Camiüssağir. 11127; Aclunî, 1310) buyurmuştur. Neleri, nasıl düşüneceğiz Başta; Rabbimizi bize tarif eden üç küllî muarrif olan Efendimiz'i (asm) zerreden küreye şu kainatı ve Kur'ân-ı Azimüşşan'ı alıp ona bağlı olarak "Hukukullah ve Hukuku'l-ibad"ı düşünebiliriz. Mesela Hukukullah, şu kainatı ve insanı yaratıp sayısız nimetleriyle insana hizmet ettiren Allah'ın tanınmasını ifade eder. Bu da başta onu varlığıyla, birliğiyle, bütün Esma ve sıfatlarıyla bilmek ve ona göre Allah'a kulluk yapmaktır. Yoksa "bir Allah (cc) var" deyip, âsârını esbaba taksim etmek ona en büyük haksızlıktır. Yani manisiz ve hailsiz önce bu meselenin hakkının verilmesi