Mu'cizeler ve âcizeler -2

Aslında bu tekrar zannedilen hadise, tekrardan ziyade bir talimdir.

Mesela, Besmele-i Şerif yüz on dört defa tekrar edilen, çok önemli ve Cennetin anahtarı olan bir ayettir. Fakat mesele bundan ibaret değil. Besmelenin manası aynı zamanda, bulunduğu her bir surenin anlamına göre değişmektedir. Yani besmele, bağlamına göre anlam kazanan bir mucize kelamdır. Demek o zahiren tekrar, fakat manen, her bulunduğu surenin manasını alan, farklı manalar taşıyan bir vakıadır. Yani, zahirden aynı olduğu halde, manen ayrı olan, Kur'ân-ı Kerim'in mucizelerinden biri olan tekrarat mucizesidir. Fakat âcizeler bu mucizeleri bilmiyorlar, veya idrak edemiyorlar, veyahut bunlar kendi bildiklerine değil, dolduruşa geliyorlar.

Mesela: Kur'ân-ı Kerim'de "gün" kelimesi 365 defa, "günler" kelimesi 30 defa, "ay" kelimesi 12 defa geçtiği bahsedilmekle, tekrarın maksadı anlatılmış olur. Bu sayıların ne bir azı, ne de bir çoğu olamaz. Birebir veya milimi miliminedir. Bu husus aynı zamanda bir eğitim ve öğretimdir. Bu gibi meselelerle de simetrik mucizeler görülmüş oluyor. Fakat idrak-i maâlî bu küçük akla gerekmiyor. Yani her parlayan ateş değildir ve her tekrar usanç vermez, hatta zaruridir. Gıdanın tekrarı bilakis lezzet verir fakat meyve cinsinden fazlası usandırır gibi. Yani Kur'ân ayetleri aynı zamanda misk gibidir, tekrarı zevk verir. Kusur değil lüzumdur. Hem Kur'ân bir te'sistir, te'siste tekrar gerekir. Bir öğretmen, icabında: "Bu meseleyi size kaç defa anlattım." diye öğrencilere sitem eder. Ve her bir tekrar, küllî bir kaidenin ipuçlarıdır ve Kur'ân; hem bir dava, hem bir zikir, hem bir fikir ve hem bir şükürdür. Bunların hepsi de, tekrarı gerektirir ve tekrar, ayn-ı belagattır.

Mesela: Rahman Suresi'nde tekrar edilen, "Ey insanlar ve cinler! Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edersiniz" (ayet 13) ve Sure-i Mürselat'ta: "Yazıklar olsun o gün hakkı yalanlayanlara!" (ayet 15 ve devamı) gibi ayetlerde cinlerin ve nev-i beşerin, kâinatı kızdıran, arzı ve semavâtı hiddete getiren ve hilkat-i âlemin neticelerini bozan ve haşmet-i saltanat-ı İlâhiye'ye karşı inkârla ve istihfafla mukabele eden ve mahlukatın hukuklarına tecavüz eden bu zalimlere, değil binlerce, milyonlarca hitap olsa celalli bir icaz ve cemalli bir i'caz-ı belagattır. Yani bunlar dünyevî ve uhrevî hangi nimetleri inkâr ettiklerinin bile farkında olmayacak kadar sersem ve sarhoştur.