Et ve süte neoliberal darbe

Ekim ayı itibarıyla bir yıl öncesine göre içme sütü üretimi yüzde 24.1, tereyağı üretimi yüzde 27.1 geriledi. Türkiye gibi nüfusu artan bir ülkede temel gıda maddesi olan süt üretimi geriliyorsa o ülkede kıtlık var demektir. Kıtlık bir malın hiç olmaması değil, adı üstünde, kıt olması, geniş kesimlerin o mala ulaşamaması demektir. Bugün Türkiye'de et ve süt ürünlerinde kıtlık var. AKP, Türkiye'yi 20 yıl yönettikten ve kendisinden önceki bütün hükümetlerin toplamından daha fazla dış kaynak kullandıktan sonra Türkiye'yi kıtlığa sokmayı başarmış bir parti.Hayvancılıkta en büyük maliyet unsuru yem. Ana kalemler soya, mısır, buğday ve arpa. Türkiye'nin iklim şartları sebebiyle soyada tamamen, mısırda ise büyük oranda dışa bağımlıyız. Buğday ve arpada ise AKP öncesinde ortalama yüzde 5 kadar ithalat katkısıyla talep karşılanabiliyordu. Neoliberal AKP devrinde bu oran hızla yüzde 20'lere tırmandı. Böylece Türkiye temel gıda maddesi olan et ve sütte önce yem üzerinden dışa bağımlı hale geldi. Türkiye'de artık Anadolu'nun öz evladı olan buğdayın ve arpanın fiyatı bile yurtiçindeki üretim maliyetiyle değil ithal buğday ve arpa fiyatıyla belirleniyor.Fed, 2020 yılında COVID tedbiri olarak çok büyük miktarda para basınca bu paranın kısmen emtia spekülasyonuna yönelmesiyle 2020 sonbaharında emtia fiyatları yükselmeye başladı. Soya unu, buğday ve mısır da vadeli emtia piyasalarında işlem gördüğü için bu kervana katıldı, yem fiyatlarındaki artış böyle başladı. Ağustos 2020-Mayıs 2021 arasında dolar bazında soya fiyatı yüzde 67, buğday fiyatı yüzde 26, mısır fiyatı yüzde 65 arttı.2021 sonbaharında AKP'nin kader birliği yaptığı inşaat sektörünü kurtarmak için negatif reel faize geçmesi devalüasyonu patlattı, sonuçta geçen ağustos itibarıyla TL'nin dolara karşı yıllık devalüasyon oranı yüzde 121'e ulaştı. Bu arada küresel emtia fiyatları artmaya devam ettiği gibi, Şubat 2022'de Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması yüzünden dünya tahıl üretiminde büyük payı olan bu iki ülkeden sevkıyat riske girdiği için tahıl fiyatlarındaki artış katmerlendi. Eskilerin dediği gibi, dokuz ayın çarşambası üst üste geldi. Sonuçta geçen mayıs itibarıyla 2020 yılbaşına göre dolar bazında soya unu fiyatı yüzde 81, buğday fiyatı yüzde 129, mısır fiyatı yüzde 107 arttı.Bunu TL'nin dolara karşı 2020 yılbaşından geçen mayısa kadarki değer kaybı oranı olan yüzde 178'le çarpın: Demek ki 2020 yılbaşından itibaren 2 yıl 5 ay içinde TL bazında soya unu fiyatı yüzde 409, buğday fiyatı yüzde 543, mısır fiyatı yüzde 482 arttı.Buna rağmen uzun süre süt ürünlerinin fiyatı yem maliyetindeki artışı yansıtacak boyutta artmadı. Çünkü ülkedeki çiğ süt fiyatı Ulusal Süt Konseyi adlı, görünüşte ilgili bütün kesimlerin temsil edildiği, aslında hükümetin sözünün geçtiği bir oluşum