"Onlar gitmek istemedikçe biz onları asla bu topraklardan kovmayız"

Bağımlı yapılar kavramı ile neokolonyalist ilişki ağlarını tanımlamaya çalışıyoruz. Bu yapıların önemli kısmı 1990'larda büyük bir hızla büyüdü. Daha önceki dönemlerde kurumsallaşmış ve bir düşüncenin temsilcisi özelliğini taşıyan yapıların değişimi Türk düşünce hayatı üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Hatırlanacağı gibi 90'ların başından itibaren düşünce kuruluşları (think tanks) da serpilmeye başlamıştı. Bu kurumların çok önemli bir kısmı ideolojik bir geçmişe yaslanmaktaydı. Gruplar sivil toplum sıfatını gönüllü olarak benimserken düşünce kuruluşları da yaygınlaştı.Şartları bir veri olarak alabilmek için dönemi çok iyi bilmek gerekiyor. Kurumsallaşmanın kutsandığı bir dönemde bireysel faaliyetlere geniş bir alan bırakılamazdı. Hâlbuki aynı dönemde ABD liberalizmi ile bireysel özgürlüklere geniş bir alan açıldığı söyleniyordu. Aslında her ikisi de doğruydu fakat bunun üzerinde durmayacağız. Gruplar ve bağımlı yapıların iç içe geçmişliği çok önemli bir gelişmeydi. Bu dönemde fikrî grupların kurumsallaşarak yeni bir kimliğe kavuşması günümüzü derinden etkilemiştir. Grupların ve hareketlerin kurumsallaşmasıyla kendi içine kapalı yapılar ortaya çıktı fakat aynı zamanda bu yapıların alan hâkimiyeti de arttı. Anlaşılması güç bir durumdan bahsetmiyoruz. Ortaya çıkan yapıların bir kısmı bağımlı yapılar kategorisindedir ve alan hâkimiyeti de bu yapıların elindedir. ABD liberalizmi her alanı etkisi altına aldı ve bu süreç fikir hareketlerini de derinden etkiledi.Peki, bu yapılar Türkiye'nin siyasî tarihine damga vurmuş fikir hareketlerini temsil edebilir mi Görünüşe bakılırsa 1990'lı yıllardan itibaren farklı gerekçelerle ortaya çıkan ve güçlenen yapıların etkinlik alanı genişledikçe geleneksel fikir hareketlerini yönlendirme kabiliyetleri de artmıştır. Bu durum FETÖ gibi yapılar için özellikle geçerlidir. Örneğin kamuoyunun şekillendirilmesi açısından bakıldığında dönemsel olarak sarsıcı dalgalanmalara yol açabildiklerini teslim etmemiz gerekir. Bu durum onların temsil kabiliyetlerinin arttığına delalet edebilir. Zira etkinlik kapasitesi bireysel hareketlerin baskılanması gibi bir sonuç vermektedir. Bağımlı yapılar güçlendikçe fikir hareketleri güçten düştü. Türkiye'deki Suriyeliler tartışmasına temsil sorunu açısından da bakılabilir. Örneğin İslamcı, milliyetçi, Batıcı, sol ya da Atatürkçü görüşe göre Türkiye'deki Suriyelilerin varlığının tartışıldığı bir ortamdan bahsedebilir miyiz Bunun yerine birtakım sivil toplum örgütlerinin veya düşünce kuruluşlarının temsil ettiği yeni tutumlar mı geçerlidir Sivil toplum kurumları ve de düşünce kuruluşları siyasî hareketlerin yerini alabilir miTürkiye'deki Suriyeliler tartışmasının gösterdiği gibi Türk siyasî hayatına damga vurmuş fikir hareketleri önemsenmesi gereken bir temsil sorunu yaşamaktadır. FETÖ seksenlerden itibaren güç kazandı ve etkinlik sahasını genişletti. Bu yapı neokolonyalist ilişki ağlarının anlaşılması açından ciddî olarak analiz edilmelidir. Bu yapının