Gezi olaylarından Kazakistan'a bağımlı yapılar ve devletler mücadelesi

Sovyetler dağıldıktan sonra Kafkasya ve Türkistan'da ortaya çıkan Türk devletlerini Batı Avrupa kolonyalizminden çıkan devletlerle karşılaştırabiliriz. Bu karşılaştırma bize Kafkasya ve Türkistan coğrafyasında daha dinamik bir süreç yaşandığını gösterebilir. Özellikle Kazakistan, Özbekistan ve Azerbaycan bu dinamik süreçte dışarıdan gelebilecek baskıları da göz önünde bulundurarak temkinli bir şekilde kendini yeniden inşa etmeye çalıştı. Bugünlerde sıkça tekrar edilen yargıların aksine Türk devletlerinin, Sovyetler dağıldıktan sonraki otuz yılı boşa harcamadığı anlaşılıyor. Türkiye'nin 2013'ten sonra maruz kaldığı saldırılar büyük bir tecrübedir. Avrupamerkezci bir dünyadan uzaklaşmanın ve yeni bir eksen kurmanın kolay olmadığını yaşayarak gördük. Bu durum Kafkasya ve Türkistan coğrafyası için de geçerlidir. Onlar da Türkiye ile birlikte yeni bir eksen oluşturmanın zorluklarını yaşıyor ve bu daha uzun zaman devam edecek. Zira büyük devletlerin aynı coğrafyadaki kökleri zaman içinde derinlere ulaştı. Geride kalan zamanı tek boyutlu olarak ele almak yanıltıcı sonuçlara götürür. GÜÇLÜ DEVLET YAPILARI DIŞARIDAN MÜDAHALELERİ ÖNLEYECEKTİRFETÖ sıradan bir oluşum değildir. Kazakistan'da meydana gelen olaylarla ilgili olarak birçok çevrenin eleştirel bir tutum takındığını gördük. Bu çevrelerin olaylar karşısında oldukça net tanımlarının olduğu da çok açıktı. Çevre sözünün altını özellikle çizmek istiyorum. Çünkü bireysel yaklaşımlarda benzer bir kesinlik görülmüyor. Bu ikisini birbirinden ayırmak gerektiğini özellikle belirtmek isterim. Zira FETÖ gibi bağımlı yapıların, devletlerin bağımsızlaşma çabalarının önündeki en büyük engel olduğunu Türkiye tecrübesinden biliyoruz. Hâlbuki Azerbaycan'ın II. Karabağ Savaşı'nda gösterdiği tarihî başarı jeopolitik hatların da yeni eksenlere göre değişebileceğini gösterdi ve bu değişimi dikkate almadan yapılan değerlendirmelerin elbette belirli çevrelere göre olacağı çok açıktır. Bu çevrelerin Batı yanlısı bir tutum takınmakta acele etmesi oldukça önemlidir. Kazakistan'da meydana gelen olayları coğrafyanın dinamiklerinin harekete geçmesi açısından ele almak gerekiyor. Yaşanan olayların yeni bir çözümsüzlük ve çözülme dinamiğine işaret ettiğini söyleyemeyiz. Zira Türk Devletleri Teşkilâtı gibi kuvveden fiile geçme aşamasındaki oluşumlar, 1960'lardan itibaren hayata geçirilen Avrupamerkezci bağımlı yapıların coğrafya üzerindeki emellerine zıtlık oluşturmaktadır. O dönem NATO bünyesinde Sovyet sonrası için birtakım çalışmalar yapılmıştı ve ortaya çıkacak Türk devletlerinin birbirine yakınlaşmasını önlemek gibi bir hedefe odaklanmışlardı. Doksanların başından itibaren bu geniş topraklarda kök saldıklarını biliyoruz. Üstelik bu kökler özellikle bağımlı yapıların çalışmalarıyla derinlere indi. Buna rağmen Kazakistan, Özbekistan ve Azerbaycan örneğinde olduğu gibi devlet yapılarının güçlenmesini engelleyemediler. Salgın döneminde İdlip, Libya, Azerbaycan hattında kazanılan ve etkileri çok uzak coğrafyalarda hissedilen zaferler, tabiri caizse, oyunun kurallarını değiştirdi. ABD Afganistan'dan