Bugünün bayramları da güzel

Eğer dönem belirlemek gerekirse üniversite öğrenciliğim dolayısıyla 1980'lerin dünyasında yetiştiğimi söyleyebilirim. Bilindiği gibi 1980'lerden önceki öğrenci hareketlerini de onar yıllık dönemlere ayırıyoruz. Bu durum sonraki kuşaklar için ne kadar geçerlidir, bilemiyorum, çünkü seksenler sona erdiğinde Soğuk Savaş Dönemi de kapanmıştı. 1990'lar çok daha büyük çalkantıların yaşandığı bir dönemdi. Coğrafyamızın geneli yeni bir işgal ve istila dönemi yaşamaya başladı ve bu durum öğrenci hareketlerini doğrudan etkiledi. 1990'ların başından itibaren bağımsız öğrenci grupları fikir hayatı üzerinde etkili olabilecek bir güce ulaşmadı. Bu ikisi arasında doğrudan bir ilişki olduğunu söyleyebilirim. İçeriden yapılan müdahalelerle bağımsız fikir hareketlerinin önü kesildi. Bu da işgal ve istilanın doğrudan bir sonucuydu.İzmir'de öğrenciydim. Birlikte olduğumuz arkadaşlarla Ramazan ve Kurban bayramlarının üçüncü gününde bir araya gelir, İslam coğrafyasında meydana gelen hadiseleri farklı yönleri ile ele almaya çalışırdık. İki günde bütün bir yılın hadiselerini farklı yönleri ile ele almak elbette mümkün olmaz fakat bu çaba esasen yeni bir bakış açısına tekabül ediyordu ve kıymeti de buradan geliyordu. Çünkü bir araya gelindiğinde bir kişinin bütün bir topluluğu ideolojik olarak yönlendirmesine izin vermeyen bir ortam vardı. İtiraz edilebiliyordu ve herkes kendi birikimi ölçüsünde katkı sunabiliyordu. Türkiye zaten her zaman gündemimizdi.Öğrenci hareketleri üzerine yapılan çalışmalarda dönemler üzerinde durulduğu kadar devamlılıklara ve kopuşlara da ağırlık verilmelidir. Örneğin İslam coğrafyasında meydana gelen olaylara yönelik ilgiyi önceki dönemlerden bağımsız ele alamayız. Öğrenciler fikrî devamlılık içinde kendini yetiştirme imkânı bulabiliyordu. Etkileşim vardı ve kapsam giderek genişliyordu. Farklı cenahtan öğrencilerle bir masa etrafında buluşmak, en azından bizim için, yadırganacak bir durum değildi. Örgütlü yapıların böylesi bir ortama "hoşgörü" ile bakmayacağı çok açıktı. Buna rağmen o günlerin tartışma konuları çok farklı zeminlerde geliştirildi ve yeni bakış açıları inşa edildi. 15 Temmuz'dan otuz yıl önce FETÖ konusunun oldukça sağlıklı bir analizinin yapılması sıradan bir hadise değildi.Peki, FETÖ gibi, varlığını doğrudan tehdit eden bir yapıyla ilgili olarak sağlıklı bir kanaate ulaşmak için Türkiye'nin bu kadar zaman harcaması gerekli miydi Bu soruya evet veya hayır şeklinde hazır bir cevap verilemeyeceğini düşünüyorum. Bizim öğrencilik dönemimiz de dâhil olmak üzere süreç analizinin yapılması zorunludur. Eğer bunu yapabilirsek bugün geçerli olan ilişki ağlarını da çözebiliriz. Bu kadar zaman harcanmasına sebep olan faktörleri belirlemek çok önemlidir. Örneğin 1970'lerin başlarında etkili olan kimi yapılar içinde yer alan şöhretli kimselerin doğrudan ya da dolaylı olarak niçin FETÖ gibi yapılarla iç içe oldukları sorusuna muhakkak cevap bulmak gerekir. Aynı şekilde bugün birtakım çevrelerin niçin FETÖ