Stajyer Kazakistan uzmanları

Dönem başkanlığını Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın yaptığı Türk Devletleri Teşkilatı'nın ne olduğunu, ne zamandır ve neden var olduğunu, kiminkimlerin çabalarıyla kurulduğunu hatta merkezinin nerede bulunduğunu bile sadece "sanan" bir grubun söylediği hiçbir şeyi ciddiye almamakla birlikte, Kazakistan'da "zam" bahanesiyle başlayan kargaşanın ilk anından itibaren ekranlarda arz-ı endam eden sefaleti not düşmek adına paylaşmak istediğim birkaç tutarsızlık var. BİRİNCİSİ: Müzmin, "her konunun uzmanı" bu güruha sorulduğunda, Kazakistan'ın Rusya'dan destek talep etmesinden müthiş derecede rahatsız olduklarını söylüyorlar. Kazakistan ordusunun büyüklüğü ve gücünden dem vuruyor, böyle bir yardıma ihtiyacı olmadığını savunuyor, Rus askerinin Kazakistan'a girmiş olmasına zinhar tahammül edemiyorlar. Ki, buraya kadar haklılar. Ne ABD, ne Çin, ne Rusya ne başka bir "dış ve emperyal güç"; hiçbiri, hiçbir kılıfla, hiçbir Türk devletine müdahale edememeli bence de. Lakin, tam da bu noktada keyif kaçırıcı bir küçük sorum var: Kazakistan ordusu güçlü de, Azerbaycan ordusu çok mu güçsüzdü Rus askerleri Kazakistan'a girdi de, Azerbaycan'a girmedi mi Kazakistan'ın, karşı karşıya kaldığı kaos sonrası topraklarını Rusya patronluğundaki Kolektif Güvenlik Örgütü'ne açması esef verici olabilir. Ama Kazakistan yönetiminin tavrına, "ihanet"ten "ülkeyi peşkeş çekmeye" kadar bir dizi itham eşliğinde itiraz edenlerin, beri yanda, Azerbaycan topraklarının bir bölümünün aynı Rus Barış Gücü'ne emanet edilmesiyle sonlanan süreci "Zafer" diye alkışlıyor olması da trajikomik değil midir Rus Barış Gücü, Azerbaycan'da "iyi" de Kazakistan'da mı "kötü"; kötüyse bunu iki durum ve tarafta da açıkça ifade edebilmek gerekiyor mu İKİNCİSİ: Bir Türk devletinde; Azerbaycan'da, "işgalci" konumu halen yüzde yüz sonlanmamış olan, bir Türk devletinin, Türkiye'nin topraklarında hak talep eden, hali hazırda bir Türk yurdu olan Revan'a tarihî bir katakulli sonucu yerleşmiş bulunan, "katıksız Türk düşmanı" tanımında bulunmak için de ırkçı olmaya gerek bulunmayan Ermenistan'ın, elinde Türk kanı olan askerlerinin, başka bir Türk Devleti'ne "Barış Gücü" sıfatıyla girmesinden büyük hakaret olamaz. Bundan kaynaklanan her türlü itiraza, hazımsızlığa, rahatsızlığa, kırgınlığına yüzde yüz bin katılırım. Ve fakat; Bir yandan, Kazakistan'ın Ermenistan Barış Gücü'ne açılmasını bu denli hazin bulup da, diğer yandan Türkiye'de iktidarın yeniden ısıttığı Ermeni açılımına "yerli ve millî(!)" saik oluşturma yarışı yapmak ne ÜÇÜNCÜSÜ: Kazakistan Cumhurbaşkanı'nın, "dış müdahale daveti"yle sonuçlanan olaylara katılanları "terörist" ilan ettiği ve "uyarı olmaksızın ateş emri verdiğini" açıkladığı konuşmasını kabul edilebilir bulmayıp da, o konuşmanın Türkiye