Makuliyet çağı

Türk Ceza Kanunu, Madde 20: (1) Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. Eyvallah! Bir bakalım o zaman, HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel'in PKK'lı terörist sevgilisiyle çekilmiş fotoğrafları ve hakkında fezleke hazırlanması üzerinden başlayan tartışmaya balıklama dalanlar arasından kimler bu "evrensel hukuk ilkesi"ni savunarak pozisyon almışlar Kimler, tabiri caizse "kanun tanımaz(!)" bir tavır takınmışlar Peşinen söyleyeyim, okuyacağınız; hem iğneli, hem çuvaldızlı bir yazı. Zira, sahiden de birilerinin Afganistan'ı, birilerinin Kazakistan'ı, birilerinin Irak'ı, birilerinin Gürcistan'ı, Ukrayna'sı, Belarus'u filan olmak istemiyorsak, fitili ateşleyenin kuklası olmayacak, "gaz"la çalışmayan, ortadaki mevzu neyse önüne ardına, altına üstüne bakmayı bilen bir topluma dönüşmek durumundayız. "Gerçek"lere gözünü kapatmayan Hiçbirinden vazgeçmeksizin, hepsini koruyarak ama gerektiğinde bütün coşkun duygularının, keskin inançlarının, güçlü bağlılıklarının üzerine çıkıp da "makul" olabilen Akıl, mantık, vicdan, en önemlisi her birimizin bir gün mutlaka ihtiyaç duyacağı "hukuk"la herhangi bir aidiyet arasında tercih yapmak durumunda kaldığında, tereddütsüz "adil" olabilen bir toplum. Her bir bireyiyle olamasa bile sair ekseriyetiyle. Ve Acilen. Muhalefetten başlayalım. İYİ Parti'den yapılmış bir açıklama görmedim bu konuda. CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak ise, tutumlarını "Teröristle fotoğraf verilmesini hiçbir zaman uygun bulmayız" diyerek özetledi. Ve fakat, "CHP'ye yakın" kontenjanından yahut genel anlamda "muhalif" olarak ekrana çıkarılan kimi isimler, mevzuyu İBB'yi hedef alan terör suçlamasından tutun da, Cumhurbaşkanı'nın parti kapatmalarıyla ilgili değerlendirmelerine, muhalefete dönük genel karalama kampanyasına kadar geniş ve her dilimi ayrı telden çalan bir yelpazeye dayandırarak, muhatabı "kim olursa olsun" bu tür suçlamalarda bulunurken suçun, dolayısıyla da cezanın şahsiliği ilkesinin dikkate alınması gerektiğini söylediler. Bir kaç saniye, aynı fotoğrafların PKK'lı bir teröristle değil de IŞİD'li, El-Nusra'lı, Taliban'lı bir teröristle çekildiğini düşünün. Teröristin yanındakinin de HDP'li değil de AK Parti'li bir milletvekili olduğunu. Misal atıyorum Rümeysa Kadak'ın, eli silahlı bir Taliban militanıyla sarmaş dolaş fotoğrafları çıkmış olsun, yahut, yine atıyorum Zeynep Yıldız çarşaflar içinde bir Hizbullah kampında görüntülenmiş olsun "Suç şahsidir" deyip, "Fotoğraf çektirmesi terörist anlamına gelmez, iş birliği anlamına gelmez, iltisak anlamına gelmez" deyip o milletvekilini konunun tamamen dışında mı bırakacaktı, HDP'li vekil için" Suçun şahsiliği" diyen bu ekran yüzleri Bırakın ilgili milletvekilini, toptan "işte iktidar zihniyetinin belgesi" demeyecekler miydi Madem, muhalefet açısından "suç şahsi", neden her atama sonrası ilk iş atanan kişinin Fetullah Gülen'le çektirdiği fotoğrafları çıkarıyoruz ortaya peki Gelelim AK Parti'ye Madem ki, "Suçuncezanın şahsiliği" ilkesini takmıyorsunuz, madem birinin bir teröristle çekilmiş fotoğrafı yeterli bir "terör bağlantısı kanıtı"; o vakit, yasalarımıza göre "terörist" durumundaki Mehmet Dişli'nin, muhtemelen doğduğu günden bu yana, birlikte sarmaş dolaş sayısız fotoğrafı bulunan kardeşi, hangi ölçüye göre "Büyükelçi" Keza Mehmet Pakdemirli'nin kardeşi hangi ölçüye göre Bakan Pensilvanya'ya