4 yıl çaldırmadı da şimdi mi çaldırdı

KPSS sorularının pazarlandığıçalındığı iddiaları üzerine ÖSYM Başkanlığı'ndan alınan Prof. Dr. Halis Aygün'ü tanımam ama takip ederim. Her şeyden önce "15 Temmuz sonrası milliyetçileri"nden değildir. Şahidi değilim ama FETÖ'nün üniversitelerde soluk aldırmadığı günlerde, diğer öğrencilere nefes alanları açtığı anlatılan bir akademisyendir. Atatürk'le kavgalı değildir; hatta her fırsatta sevgi, saygı, minnetini dillendirir. Cumhuriyet'le kavgalı değildir; layık olabilme gayreti gösterir. Türkçü bilinir. Andımızla barışık biridir. Bakmayın; 15 Temmuz'dan sonra oluşan iklimde ve FETÖ'nün en büyük skandallarından birinin merkezi durumunda olduğu için ÖSYM'ye atanmış olmasına; aslen AK Parti nazarında hiçbir zaman "ideal" bir yönetici namzedi görülmediği gibi, yöneticiliği döneminde de olabildiğince de çevrelenmiştir. 0.0 küsurlarla insanların kaderlerinin değişebildiği bir sistemde "1" soru bile şaibe konusu olsa, skandaldır; o yüzden KPSS'de beliren durumun çapıyla sonuçları arasındaki orantı polemiğine katılmayacağım. "Bana milliyetçiler suç işlemez dedirtemezsiniz"ciler safında da yer almayacağım. Ama şu tuhaflığı dikkatinize sunacağım: Göreve geldiği günden bu yana adı hiçbir şaibeyle anılmamış bir yöneticinin adının, görev süresi zaten dolmak üzereyken, "soru hırsızlığı" gibi bu ülkenin derinden yaralı olduğu bir suça bulaşmış olarak görevden alınması tuhaf değil mi Üstelik, tam da görev süresinin uzatılıp uzatılmaması tartışılırken Tam da, görev süresinin uzatılmaması durumunda, önceki görev yeri olan Kocaeli Üniversitesi'nin en güçlü rektör adaylarından biriyken Bence tuhaf. "YÜRÜ BE KOÇUM" TUZAĞI İstisnasız her gün, yazı yazmadığım günler dahil sayısız mesaj, yorum geliyor e-posta adresime. Muhtemelen bütün yazarlarımızın öyle Övenler de var, yerenler de içlerinde. Hayranlık da var, sevgi de, saygı da, şefkat de, öfke de, iftira da, aşağılama da, nefret ve tehdit de Küfür bile Yirmi yıllık tecrübe; "Kim" diye bakıyorum önce. Kim övüyor Kim yeriyor Sonra Nasıl övüyor Neden dolayı Neyenereye yönlendirmeye çalışıyor; takdirlere bu nevi bir "gaz" bulaşmış mı Aynı şekilde; kim sanki dünyanın en büyük günahını, suçunu işlemişim gibi bir psikolojiye itmeye çalışıyor Kendimden şüpheye düşürmeye çalışıyor Benim gibi düşünüyor gözüküp de beni şaibeli bir mecraya itiyor Samimi destek ve yapıcı eleştiriler yanında, "aklınca" bir tuzağa çekme peşinde olanlar da oluyor zira. Hep olur. Herkese olur. Tam da bu sebeple Ayrı bir dikkatimi çekiyor; kimi mahallelerden CHP'ye yönelen "Yürü be koçum" tezahüratları şu günlerde. Yürüsün elbet; koşsun hatta! Toplum, inancın siyasallaştırılması yoluyla oluşturulan taassuptan bir an önce kurtulsun. Fikrin hür, vicdanın hür, irfanın hür olduğu bir iklim hâkim olsun. Da CHP'yi neredeyse CHP'den çok sahiplenir hale gelen kimi mahallelerin "Yürü" diye teşvik ettikleri rota da bu mu acaba Tezahüratın tonu "kulakları sağır edecek denli" yüksek olduğundan belki fark edilmiyor; hem nicelik hem nitelik olarak CHP'nin sergilediği yükselmetoplumun her kesiminde karşılık bulabilme ivmesinin ötesinde, teşbihte hata olmasın, Atatürk'ün,