İstanbul Sözleşmesi'ne karşı durmak, vatan nöbetidir!

Batılı emperyalistler Çanakkale'ye gemileriyle, toplarıylatüfekleriyle saldırdılar, İstanbul'u ve Anadolu'yu işgal ettiler, yakıp yıktılar. Yüz binlerce insanımızı şehit verdik, ancak emellerine ulaşamadılar. Lawrence ile çöl kraliçesi Gertrude Bell ile Fosforlu İmam Yahya ile saldırdılar, yine de yok edemediler. Bu topraklar çiğnetilmedi. Aynı şer odakları tarafından bu defa yeni senaryolar vizyona konularak, şu bizimkiler dediğimiz bizden görünümlükisveli oyuncular eliyle dinimize, milletimize, ailemize ve insanımıza bu defa İstanbul Sözleşmesi ile saldırmaktadırlar. Dünya düzeni neyin, nerede ve kiminkimlerin eliyle yapılacağını iyi hesap ediyor. Sözleşmenin ismi olarak mukaddes şehrimiz İstanbul'un seçilmesi tesadüf değildir. Yüce Peygamberimizin (s.a.v.) fetih müjdesi ile şereflenmiş belde olan İstanbul'da imzalanması ve adının İSTANBUL SÖZLEŞMESİ konulması fethin intikamı olarak değerlendirilmelidir. İstanbul Sözleşmesi, 3. dalga feminist ideolojinin manifestosudur. İstanbul Sözleşmesi "kültür, töre, din, gelenek ve namus" değerlerinin kökünün kazınması için hazırlanmıştır. İçimizdeki feministler ve LGBTİ sevicileri halen İstanbul Sözleşmesi'ni ve uzantı yasası 6284 Sayılı Kanun'u anlamıyor veya anlamak istemiyorlar.