Geçen haftaki yazımızda Avrupa'daki ve bilhassa merkezi olduğu İsviçre'deki Migros'larda alkollü içki satışının olmadığını yazmış ve 'neden su gibi alkolün kullanıldığı bu ülkelerde içki satılmazken ülkemizdekilerde satılmaktadır' diye sormuştuk. Çünkü Migros'un kurucusu Gottlieb Duttweiler, toplum sağlığını korumak için bu yasağı getirmiş; alkol alışkanlığının insanları yoksulluğa sürüklediğini ifade etmişti. Aradan yaklaşık 100 yıl geçtikten sonra alkol lobisi zehirli faaliyetine dönmüş ve bu yasağın kalkması için kampanya başlatmıştı. Bunun üzerine 2020'de 630 binin üzerindeki Migros kooperatif üyesi oylamaya katılmış, yüksek bir oranla yasağın devamına karar verilmişti. İşte Migros'a bunu sorduk ve dedik ki; "Bizdeki Migrosçular Avrupa ülkelerindeki kadar insanların sağlığını neden düşünmez ve yasağı uygulamazlar" Maalesef cevap Migros yöneticilerinden gelmedi, trollerden çirkin, hakaretlerle dolu ve saygısız hücumlara maruz kaldım. Hepsi alkolü savunuyor ve küfürler ediyordu. Hâlbuki alkole karşı olmak insanımızı düşünmek ve toplumumuzu tehlikelerden korumak demektir. Alkolün insan sağlığına ve toplum hayatı üzerine saymakla bitmeyen bedeni, ruhsal ve toplumsal zararları vardır ve bunları sıralamak bir gazete yazısına elbette sığmaz. Ancak toplumu etkileyen bazılarından söz etmek istiyorum: Sadece ABD'de yetişkin nüfusun 10'unun alkolle problemi vardır. Alkol, cinayetlerin 86'sında, şiddet suçlarının 37'sinde, cinsel saldırganlığın 60'ında,