Bir Bilgelik Örneği: DÜNYAYI DEĞİŞTİRME İDEALİ VE İSLAM İNKILABI

Westminster manastırının bodrumunda bir Anglikan piskoposunun mezarı üstünde şu sözler yazılı: "Gençken, düşlerim sonsuzdu ve dünyayı değiştirmek isterdim. Yaşlanıp akıllanınca dünyanın değişmeyeceğini anladım. Ben de düşlerimi biraz küçülterek ülkemi değiştirmeye karar verdim ama o da değişeceğe benzemiyordu.

İyice yaşlanınca artık son bir gayretle sadece ailemi ve kendime en yakın olanları değiştirmeyi denedim. Maalesef bunu da gerçekleştiremedim.

Şimdi ölüm döşeğimde yatarken birden fark ettim ki önce yalnız kendimi değiştirseydim onlara örnek olur, ailemi de değiştirebilirdim. Onlardan alacağım cesaret ve ilhamla memleketimi daha ileri götürebilirdim. Kim bilir belki dünyayı bile değiştirebilirdim."

Kur'an, Peygamberimize (sav) tebliğe en yakınlarından başlamasını emreder. Gönüller Sultanı (sav) en yakınlarından başladı. Akrabalarını davet etti, onlara ziyafet verdi ve İslam'ı anlattı.

İlk ziyafette Ebu Lehep Peygamberimizin davasını anlatmasına fırsat vermedi ise bir sonraki ziyafet sofrasında Allah Resulü (sav), İslam'ı anlattı. Önce yeğeni Hz. Ali ve halası Hz. Safiyye İslam'ı kabul ettiler. İslam önce Mekke'de yayıldı, sonra Medine'deki Evs ve Hazrec kabileleri bütünüyle İslam'a gönül ve kucak açtılar. Medine'de İslam devleti kuruldu.

Peygamberimiz (sav) Medine'de İslam kardeşliğini yerleştirdi. 120 yıl birbirleriyle savaşmış olan Evs ve Hazrec kabilelerini birleştirdi, "Müminler kardeştir." âyetini okudu, anlattı, Medinelileri kardeş olmaya ikna etti.

Peygamberimiz her vesile ile insanlarla bir araya geldi, onlara iyiliği, doğruluğu, güzelliği anlattı. İnsanları Allah'ın birliğine inanmaya davet etti.

İslam, doğruluk dini. İnsan vicdanı iyilik ve güzelliğe, hak ve hakikate âşıktır. İslam, doğru yolu gösterir. Dosdoğru olmayı emreder.

"Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" buyurur Kur'an.

Gönüller Sultanı Hz. Muhammed (sav); inanılmaz bir gayretle insanları İslam'a çağırdı. Yorulmadı, usanmadı, yılmadı, vazgeçmedi.

İslam nurunun gönülleri aydınlatması için akıl almaz zorluklara katlandı.

İnsanlara tek tek hakikati anlattı. Fırsat buldukça panayırlarda, çarşıda, pazarda, Kâbe'de topluluklara hitap etti. İnsanların önce gönlüne girdi, sonra zihinlerini ikna etti.

Kitapla geldi, ilim getirdi, okudu ve okuttu.

Mekke'de herkes ona KARİ (OKUYUCU) diyordu. Suffe okulunu açtı. Okuma yazma seferberliği başlattı.

İnsanları Kur'an okuyarak ikna etti.

Herkese Kur'an öğretti. Okuma yazma bilmeyen insanlara 600 sayfalık Kur'an'ı ezberletti. İnanılmaz bir gayret ve cihat şuuruyla çalıştı ve Allah'ın yardımıyla zihinleri ikna etti.

Kolaylaştırdı, zorlaştırmadı. İnsanları kazanmak amacıyla çalıştı:

"Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz! Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız!" buyurdu.

İnsanların anlama kabiliyetini dikkate aldı, anlayabilecekleri seviyede konuştu.

"İnsanlarla anlayabilecekleri seviyede konuşunuz" buyururdu.

Güvenilir biriydi.