Suriye'de kara harekâtı ihtimalini değerlendirdiğimizde...

Suriye'ye yeni bir askeri harekât düzenlemesi niyeti ilk kez geçen mayıs ayı sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından dile getirildiğinde, Türkiye birden karşısında -zımnen- dünyanın en nevi şahsına münhasır koalisyonlarından birini bulmuştu.Kısa zaman içinde bir merkezinde ABD yönetiminin, diğer merkezinde Kremlin'in, en doğuda da Tahran'daki İslamcı rejimin Erdoğan'ın söz ettiği harekâtı caydırmak üzere aynı ortak hatta bir araya geldiklerine tanık olmuştuk.Olağan zamanlarda birbirleriyle sert, amansız bir mücadele içinde olan ülkeler, -örneğin ABD ile İran ya da özellikle Ukrayna savaşı sonrası ABD ile Rusya ekseni gibi- Türkiye'nin Suriye'de muhtemel bir harekâtı gündeme geldiğinde, ivedilikle aynı dalga boyunda buluşabiliyorlar.Tabii Avrupa Birliği'ni, belli başlı Avrupa ülkelerini de bu kümelenmeye dahil ederek Türkiye'yi frenlemek üzere seferber olan koalisyonun sınırlarını genişletebilirsiniz.Ancak sonuca baktığımızda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen mayıs ayında söz konusu açıklamayı yaptığında ortalığı kaplayan itirazların, tepkilerin ardından harekât niyeti kuvveden fiile çıkmamıştı.Haberin DevamıGeçen 13 Kasım'da İstanbul'da İstiklal Caddesi'nde meydana gelen ve altı vatandaşımızın öldüğü patlamadan sonra yeni bir durum ortaya çıkmıştır. Türk makamlarının patlamanın arkasında PKK'nın Suriye'deki uzantısı olan PYDYPG'yi gösteren deliller bulunduğunu belirtmelerinin ardından 20 Kasım'da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Suriye'ye dönük hava harekâtı başlatılmıştır.Türkiye, bu kez A) Savaş uçaklarını Suriye hava sahasına girmeden sınır hattı üzerinde kullanarak, B) Silahlı ve silahsız insansız hava araçlarını Suriye'nin içine sokarak, ayrıca C) Hem Türkiye içinden hem de Suriye'deki harekât bölgelerinden icra edilen topçu ateşi ile Suriye'nin kuzeyindeki çok sayıda PYDYPG hedefini yoğun bir şekilde vurmuştur.Burası, PYDYPG'nin ana omurgasını oluşturduğu, ABD'nin himayesindeki Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kontrolündeki coğrafyadır.Bu harekâtta TSK'nın PYDYPGSDG askeri hedeflerinin yanı sıra Suriye'nin kuzeyinde çok geniş bir alanı kaplayan, bu örgütün liderliğindeki Özerk Yönetim'in altyapısına, örneğin petrol işlemek üzere rafineri işlevi gören tesislerine de ciddi bir hasarın verildiği anlaşılıyor.Haberin DevamıBu yönüyle, Ankara'nın Suriye'nin sınırları içinde Fırat'ın doğusunda bağımsız bir Kürt devletine doğru yol almakta olduğundan endişe ettiği özerk yapının önüne geçilmesi de hedeflenmiştir.Ankara'da en üst düzeyde yapılan açıklamalarda, hava harekâtını, ikinci aşamada karadan bir harekâtın izleyeceği, başlayan sürecin bu şekilde tamamlanacağı yolunda bir dizi beyan kayda geçmiştir.İlginçtir ki geçen mayıs ayında yaşadığımız hadisenin bir benzeri yine kısa zamanda kendisini tekrarlamıştır. Washington'dan Moskova'ya, oradan Tahran'a uzanan hatta aynı dolaylı ittifakın bir kez daha şekillenmesi şaşırtıcı olmamıştır.Tabii, Türkiye'nin gerçekleştirdiği hava harekâtı, verilen mesajların ciddiyet derecesini hissettirmek bakımından geçen mayıs ayında söylem düzeyinde kalan egzersizin oldukça ilerisine geçmiştir.Haberin DevamıBütün bu açıklamaların, ayrıca hemen çalmaya başlayan telefon hatları üzerinden yürütülen konuşmaların ardından son üç dört gün içinde top ateşi gibi bazı sınırlı hareketler hariç tutulursa, sahadaki çatışma ortamının, gerilimin belli ölçülerde gerilediğini izliyoruz.Krizin girilen yeni evresinde, askeri kartların sahada kullanılmasından sonra bu hamlenin yarattığı baskı ortamı içinde müzakereler üzerinden sonuç alma arayışının yürümekte olduğu söylenebilir.Müzakereler muhtelif kanallarda yürürken, bütün projektörler Türkiye'nin açıklandığı şekilde kara harekâtını başlatıp başlatmayacağı sorusuna da çevrilmiştir. Bu noktada Türkiye, harekâtı gerçekleştirmediği bir durumda, en azından PYDYPG tehdidinden kaynaklanan güvenlik kaygılarının karşılandığına ilişkin sahada yeni düzenlemelerin ortaya çıktığını görmek isteyecektir.Haberin DevamıMuhtemeldir ki yürümekte olan çok merkezli müzakere süreçleri, Türkiye'nin bu yöndeki beklentilerinin ne ölçüde karşılanabileceği sorusunu konu alıyor.Türkiye, bu noktada pek çok cephede birçok faktörü dikkatle tartmak durumundadır.ABD cephesine bakılırsa, kara harekâtına girişildiği takdirde Türkiye'nin kendisini ABD yönetimi, özellikle de Kongresi ile büyük bir krizin içinde bulması şaşırtıcı olmaz. Bu durumda Ege'deki askeri dengenin Yunanistan lehine değişmemesi için Ankara'nın hayati gördüğü yeni tip F-16 savaş uçaklarının alımı ve 80 F-16'nın modernize edilmesi projesinin tehlikeye girmesi, göz önünde bulundurulması gereken bir ihtimaldir.Haberin DevamıABD yönetimi, Türkiye'ye verdiği sözü tutarak Kongre'de görüşülmekte olan 2023 yılı ulusal savunma bütçesi tasarısında F-16'larla ilgili rahatsızlık yaratan koşulların metinden çıkartılmasını sağlamıştır.Bu arada, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'in geçenlerde Türk mevkidaşı Hulusi Akar ile görüşmesinde Türkiye'nin kara harekâtına