Öldürüleceğini herkes biliyordu.
Bir tek o bilmiyordu. Cinayetin işleneceği bilgisi yalnızca Trabzon'da kalmamış, bu konudaki resmi istihbarat raporları İstanbul ve Ankara'ya kadar ulaşmıştı.
Yani geçen çarşamba günü cezasını tamamladığı gerekçesiyle cezaevinden serbest bırakılıp elini kolunu sallayarak dışarı çıkan Ogün Samast'ın, 2007 yılında Hrant Dink'i vuracağı devlet birimleri açısından cinayet öncesinde bir açık sırdı o tarihte.
Trabzon Emniyet Müdürlüğü biliyordu. Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanlığı biliyordu. İstanbul Emniyet Müdürlüğü de biliyordu.
Dahası, Trabzon'daki Jandarma Komutanlığı da biliyordu.
Zaten organizasyonun kilit aktörlerinden "Büyük Ağabey" Erhan Tuncel polisin istihbarat elemanıydı; Yasin Hayal ise Jandarma'nın...
Tuncel, Hayal'in Hrant Dink'e dönük bir suikast hazırlığı içinde olduğunu çok önceden bildirmişti Trabzon Emniyeti'ne. Onlar da İstanbul ve Ankara'ya iletmişlerdi.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıBütün bildirimlere rağmen Yasin Hayal'in azmettirdiği Ogün Samast, bir engellemeyle karşılaşmadan 19 Ocak 2007 günü Şişli'de Agos gazetesinin merkezinin bulunduğu binanın önünde Hrant Dink'i tabancayla öldürdü. Dink'in başına ve boynuna üç kurşun isabet etti.
Cinayete uzanan sürecin ilginç bir boyutu daha vardı. Biraz geriye gidelim. Gerek Erhan Tuncel gerek Yasin Hayal, Hrant Dink cinayetinden önce 24 Ekim 2004 tarihinde Trabzon'daki McDonalds şubesine bomba atılması eylemini birlikte gerçekleştirmişlerdi. Patlayıcıyı Tuncel sağlamış, Hayal de ondan aldığı düzeneği McDonalds'a yerleştirerek patlatmış, bu olayda çoğu çocuk altı kişi yaralanmıştı.
Olayın azmettiricisi, bombayı Hayal'e veren Tuncel'di. Yasin Hayal hemen yakalanıp hapse konurken, azmettirici Erhan Tuncel hakkında tutuklama emri çıktığı halde hiçbir zaman yakalanmadı.
Sonradan öğrenilmiştir ki, Trabzon Emniyeti İstihbarat Şubesi, bu sırada kendisini para karşılığında istihbarat elemanı olarak istihdam etmiş bulunuyordu. Bir türlü yakalanamadığına göre, karşılığında Tuncel'e dokunulmazlık sağlandığına hükmetmemiz gerekiyor.
Burada üzerinde durulması gereken bir diğer önemli hadise, McDonalds şubesinde bombayı patlatan Yasin Hayal'in kısa zamanda tahliye olmasıdır. Yalnızca 11 ay tutuklu kalmıştır. Trabzon polisi, olayı terör suçu kapsamında görmeyip basit adli bir vaka olarak ele almıştır. Bu da kendisinin kısa zamanda serbest kalmasını kolaylaştırmıştır.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıBu arada, görünmeyen bir el Trabzon Adliyesi'nde kendisini bir şekilde hissettirmiş, aslında bu dosyaya bakmayan hâkimlerin olduğu bir nöbetçi hakimler heyeti tarafından Yasin Hayal'in tahliyesine karar verilmiştir.
Yasin Hayal, daha sonra bu olayla ilgili olarak yargılandığı mahkemede 2006 yılında 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldığı halde, bir daha bu dava nedeniyle hapse girmemiştir. Bunu mümkün kılan, dosyasının Yargıtay'da izlediği sürecin garip seyri olmuştur ve işin bu kısmı başlı başına ayrı bir öyküdür.
Trabzon'daki adli ve emniyet makamları tarafından McDonalds eyleminin üzerine kararlı bir şekilde gidilip hadise bir terör eylemi olarak değerlendirilse mesele farklı bir seyre girebilirdi. Tuncel yakalanıp yargılansa ve Hayal terör suçu çerçevesinde yargılanıp daha uzun bir hapis cezası alsaydı, muhtemelen işler Hrant Dink cinayetinin organizasyonuna kadar uzanmayacaktı.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıAncak Trabzon'daki yargı ve emniyet dünyasına uzanan himaye mekanizması ve bunun yol açtığı cezasızlık kültürü İstanbul'daki suikastın önünü açan faktörlerden biri olmuştur.
Özetle, göz göre göre gelen bir cinayetti Hrant Dink'in katledilmesi.
Cinayetin sonrasında idari ve adli soruşturmalar alanında işleyen gelişmelerin seyrini tek bir yazının sınırları içinde özetleyebilmek güçtür. Özellikle Dink'e suikast düzenleneceğine ilişkin istihbarat raporlarının sümen altı edilmesindeki sorumlulukların soruşturulması, devlet birimleri arasında büyük çekişmelere yol açmıştır.
Olayda öncelikle Emniyet örgütünde sorumluluk taşıyanlar arasında hem FETÖ'cü hem de FETÖ'cü olmayan kesimlerin bulunması, burada yaşanan güçlüklerin önemli bir nedeniydi.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıBu yönüyle yürütülen soruşturmalar Türkiye'deki iktidar denklemiyle de ilişkili olan konjonktürdeki gelişmelerin etkisine açık olmuştur. Örneğin, bu olaya karışmış olan FETÖ bağlantılı emniyet mensuplarının üzerine gidilebilmesi, ancak 17-25 Aralık soruşturmalarından sonra mümkün olabilmiştir.
Her halükârda cinayetten sonra başlatılan idari ve adli süreçler ağır bir tempoda seyretmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bu olayda bir dizi ihlale hükmettiği kararını Türkiye'deki adli ve idari soruşturma süreçleri devam ettiği bir sırada 2010 yılı eylül ayında almıştır.
AİHM, başka ihlallerin yanı sıra, devletin istihbarat ve güvenlik birimlerinin suikast planlarını bildikleri halde Dink'i korumak için önlem almamış olmaları nedeniyle "yaşam hakkı"ndan da ihlal vermiştir bu başvuruda.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıHadisenin düşündürücü bir yönü, AİHM'nin bu kararının hâlâ uygulanmamış olmasıdır. Dün Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin web sitesinde kontrol ettiğimde, Dink kararının hâlâ "açık" durduğunu gördüm. Yani kararın gerekleri yerine getirilmemiş görünüyor.