27 Mayıs Darbesi'nin 62'nci Yıldönümü... Darbe sabahı Harp Okulu'nun kapısında siyasetçilerin dövülmesine tanıklık etmek

Sonradan Cumhuriyet Savcılığı görevini üstlenip Yargıtay Başkanlığı'na kadar yükselecek olan Sami Selçuk, 27 Mayıs 1960 darbesinde Ankara'daki Yedek Subay Okulu'nda öğrenciydi.Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden bir yıl önce mezun olmuştu. Darbeden bir gün önce kendilerine eğitimleri tamamlandığı için artık asteğmen olarak kıta görevine gidecekleri söylenmişti.Sabaha karşı koğuşun kapısında genç bir subay belirdi ve "Beşinci Bölük ayağa kalk, ihtilal oldu. Aşağıya inin, tüfeklerinizi geriye verecekler. On tane de kurşun. Buradan doğru Harp Okulu'na gideceksiniz" diye seslendi.Sami Selçuk, sonrasını "Tüfeklerimizi ve kurşunlarımızı yeniden aldık, başımızda komut veren biri olmaksızın dağınık ve başıboş olarak Harp Okulu'na doğru yürüdük. Harp Okulu'na geldiğimizde bir binbaşı bana, 'Gel bakalım, şu kapının önünde nöbet tut' dedi" diye anlatıyor.HARP OKULU'NAGETİRİLEN DP'LİLERİN GEÇMESİ GEREKEN KÂBUS TÜNELİYedek Subay Sami Selçuk, verilen emir üzerine Kara Harp Okulu'nun kapısında nöbet tutmaya başladı. Harp Okulu, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki cuntanın yönetime el koymasından sonra darbenin ana merkezi olarak kullanılıyordu.Haberin DevamıSubaylar ve Harp Okulu öğrencileri, kendilerine verilen listeler üzerinden Demokrat Partili bakanları, milletvekillerini ve DP'ye yakın görülen kamu görevlilerini Ankara'daki evlerinden tek tek toplayarak askeri araçlarla Harp Okulu'na getiriyorlardı. Burada bir süre alıkonan tutuklular daha sonra gruplar halinde Yassıada'ya gönderilecekti.Kara Harp Okulu binasının önünde kalabalık bir subay ve askeri öğrenci topluluğu birikmişti. Getirilenler, arabadan indirildiklerinde kendilerini birden bu topluluğun ortasında buluyordu. Sonradan birçok DP'li siyasetçinin ve askerin anlatımlarında ortaya çıktığı üzere, karşılamayı yapan askerler gelenlere tekme tokat girişiyordu.Gelenler için en zor sınav, arabadan çıktıktan sonra bu topluluğu bir şekilde aşıp, Harp Okulu binasının kapısından içeri girebilmekti.'BAKANLAR, MİLLETVEKİLLERİ AYRIM GÖZETİLMEKSİZİN DAYAK YEDİLER'Sami Selçuk, Harp Okulu'nun önündeki bütün kötü muamele ve dayak olaylarına ana kapıda yakından tanıklık etmek durumunda kalmıştır o gün. Selçuk'un bir süre önce T-24'ten Gökçer Tahincioğlu'na bu tanıklığı hakkında verdiği ayrıntılı mülakat, burada yaşananların birinci elden anlatımı olarak tarihi bir önem taşıyor.Haberin DevamıSelçuk, Tahincioğlu'na şöyle anlatıyor gördüğü tabloyu: "Harp Okulu öğrencileri, bakanları, milletvekillerini birer birer arabalarla getiriyorlardı. Aynı hükümette uzun süre bakanlık yaptıkları için hepsini tanıyordum bakanların. Kısaca, bakanların, milletvekillerinin çok ürkek ve korku içinde getirildikleri arabalardan indirilip içeri alınışlarına tanık oldum."Peki içeri alınış sırasında ne oluyordu Şöyle aktarıyor Selçuk:"Çoğu, inmeye hazırlanırken üzerlerine yürüyenleri görünce arabanın içine kaçıyordu. Çünkü sille tokat saldıranlar vardı. Kapının yanındakiler, bekleyenler, yüzbaşı, binbaşı, albay rütbesindeydiler. Bunlar, her gelene karşı sille tokat, kimileyin de tekme atarak şiddet kullanıyordu. Bütün milletvekillerinin, bakanların ayrım gözetilmeden orada dayak yediklerine tanık oldum."Haberin DevamıEski DP'li bakanlardan Samet Ağaoğlu, Nazlı Ilıcak'a "27 Mayıs Yargılanıyor" kitabı için verdiği mülakatta "İçinde bulunduğu aracı durdurmak isteyen çoğu askeri öğrenci yüzlerce insanın arasından geçerek okulun kapısına geldiklerini" kaydedip, araçtan inmesinden sonrasını "Dışarıdan bir kol uzanarak beni çekti. Her çeşit küfür, tekme, yumruk arasından geçirdi" diye anlatıyor.FATİN ZORLU TEKME YEDİAMA TOPARLANDI,SONRA DİMDİK YÜRÜDÜ Selçuk'a göre, "Yığın psikolojisi içinde tam bir bilinçsizlik, kargaşa hâkimdi ortalığa." Dayak yiyenlerden biri de eski Milli Savunma Bakanı Şemi Ergin'di. Ancak subaylardan biri "Bu bakan bize çok yardımcı oldu" deyince özür dileyip kendisini içeri almışlardı.Haberin DevamıHarp Okulu'na getirilen siyasilerden bir diğeri de Menderes hükümetinin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'ydu. Selçuk, Zorlu'nun maruz kaldığı muameleyi ve buna karşı sergilediği duruşu da Tahincioğlu'na şöyle aktarıyor:"Dışişleri BakanıFatin Rüştü Zorlu, saldırılara hiç aldırmaksızın arabadan dimdik indi. İriyarı, yakışıklı bir bakandı. Dövüleceğini bilmesine karşın kendisini korumaya gerek duymaksızın içeriye girerken bir subay, vücudunun çok duyarlı bir yerine tekme attı. Acısı yüzüne vurdu. Ama birden bire kendisini toparladı, yeniden doğrulup dimdik ayağa kalktı ve "Nereye" diye sordu. Hiç kimseye bakmaksızın ve eğilmeksizin içeri girdi."Haberin DevamıSelçuk'u rahatsız eden bir başka görüntü de Kayseri'de görev yapmış yargıç generallerden