1962 Küba füze bunalımı yeniden tartışılıyor... ABD'nin Türkiye'ye söylediği nükleer yalan

Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin beraberinde taşıdığı olumsuzluklardan biri nükleer silahların kullanılması ihtimalini yeniden tartışmaya açması oldu.Rusya lideri Vladimir Putin'in geçen eylül ayında ülkesinin gerekirse bu yola başvurabileceğini hissettiren açıklamasıyla birlikte ortaya çıkan nükleer risk, endişe verici bir başlık olarak dünya kamuoyunun gündemine yerleşmiş bulunuyor.Bu meseleyle ilgili özellikle Batı medyasında ve akademik çevrelerinde sayısız yayının yapılması ve hararetli tartışmaların yürütülmekte oluşu, Soğuk Savaş'ın geride kalmasıyla insanların zihinlerinden çıkmış olan bir konunun 21'inci yüzyılın da bir gerçekliği olarak yeniden karşımızda belirmesi oldu.İlginçtir ki, bu konuda yapılan yorumların neredeyse hepsinde, nükleer silah kullanma ihtimalinin 1962 Küba Füze Bunalımı'ndan sonra ilk kez bu ölçüde ciddiyet kazandığına dikkat çekiliyor. Küba Füze Bunalımı, bu yönüyle 2022 yılında da önemli bir tarihi referans olarak önümüzde duruyor.Haberin DevamıDünya, 1962 yılı ekim ayında gerçekten de ABD ile Sovyetler Birliği arasında bir nükleer savaşın eşiğine gelmişti. Ancak bugün yapılan yorumlarda, Türkiye'nin bu krizin çözümüne dönük pazarlıkların Küba ile birlikte en önemli iki takas unsurundan biri haline geldiği, krizin ABD Başkanı John F. Kennedy'nin Türkiye'deki Jüpiter füzeleri üzerinden verdiği ödünlerle aşıldığı kısmı üzerinde yeterince durulmuyor.Küba Füze Bunalımı, Türkiye'nin bundan 60 yıl önce kendisinin bilgisi dışında iki süper güç arasında masada nasıl bir pazarlık kartı olarak kullanılabildiğini göstermesi bakımından bugün de hatırlandığında başlı başına ibretlik bir konudur. Dolayısıyla, kısa bir hafıza tazelemesi yapmak yararlı olacaktır.KÜBA'DAKİ FÜZELEREKARŞI TÜRKİYE'DEKİJÜPİTERLERKonuyu özetleyebilmek için önce krizin nasıl baş gösterdiğine bakalım. Kriz, ABD'nin 1962 yılı ekim ayında Sovyetler Birliği'nin Küba'ya orta menzilli nükleer yetenekli füzeler yerleştirdiğini tespit etmesiyle başlar. Küba'nın Florida eyaletinin güneydeki en uç noktasına 145 kilometre kadar uzakta olduğunu dikkate alırsak, bu ada ABD açısından çok yakın menzil içinde büyük bir nükleer tehdide dönüşecektir. Bu durum, yakınlık faktörü nedeniyle Sovyetler'in kıtalararası stratejik nükleer füzelerinden daha ciddi bir tehlike yaratacaktır ABD'ye.Haberin DevamıABD, bunun üzerine buraya yerleştirilen füzelerin ateşleme sistemlerini taşıyan Sovyet gemilerinin Küba'ya ulaşmasını engellemek amacıyla 22 Ekim tarihinde adayı ablukaya alır. Sovyetler Birliği, yoldaki gemileri çekmeyeceğini bildirince, Başkan Kennedy de Küba karasularına girdikleri takdirde gemilerin batırılacağını açıklar.Dünya gerilimin tırmanmasını nefesini tutarak izlerken, Sovyetler Birliği Komünist Partisi Birinci Sekreteri Nikita Kruşçev, 26 Ekim'de Başkan Kennedy'ye bir mektup yollayarak, Türkiye'deki Jüpiter füzelerinin kaldırılmasını talep eder. Sovyetler'in Türkiye'ye saldırı niyetinin olmadığını belirten Kruşçev, ABD'nin de aynı güvenceyi Küba için vermesini ister. Böylelikle Türkiye'deki orta menzille Jüpiter füzeleri ile Küba'daki Sovyet füzeleri karşılıklılık içinde ilişkilendirilmiş olur.Haberin DevamıTÜRKİYE'DENSAKLANAN GERÇEKBuradaki önemli bir hadise, Kruşçev'in Kennedy'ye gönderdiği mektubun içeriğinin Moskova Radyosu tarafından okunmasıyla Türkiye'nin de Sovyet taleplerinden haberdar olmasıdır.Türkiye'ye 1959 yılında varılan mutabakat çerçevesinde 1961 yılında yerleştirilen Jüpiter füzeleri de 2.400 kilometreyi bulan menzilleri ile Sovyetler Birliği tarafından ciddi bir tehdit olarak algılanıyordu. ABD, coğrafi yakınlığın avantajıyla bu füzelerle kısa sürede Sovyetler Birliği'nin içine önemli bir derinlikte nükleer saldırı gerçekleştirebilme yeteneği kazanıyordu.Kriz, Kennedy'nin Kruşçev'in Jüpiter füzeleriyle ilgili talebini karşılaması, karşılığında da Sovyetler'in Küba'dan füze sistemlerini çekmesiyle aşılmıştır. Uzlaşının düşündürücü unsuru, mutabakatın Türkiye kısmının açıklanmaması ve Türk hükümetinin de bu pazarlıktan haberinin olmamasıdır. Ancak Kennedy yönetimi, Türk hükümetine Türkiye'yi ilgilendiren bir pazarlığın yapılmadığı konusunda kuvvetli güvenceler verir.Haberin DevamıKENNEDY'NİNKARDEŞİ İLESOVYETSEFİRİ ARASINDAGİZLİ TEMASWashington'da yürütülen pazarlığın en kritik oyuncuları Başkan Kennedy'nin kabinesinde Adalet Bakanı olarak görev yapan ve daha sonra kendisi gibi bir suikaste kurban gidecek olan kardeşi Robert Kennedy ile Sovyetler Birliği'nin Washington Büyükelçisi Anatoli Dobrinin'dir. Bu ikili gözlerden uzak bir şekilde gizlice buluşur. Kennedy müzakereci olarak sahaya kardeşini çıkartmıştır.Bugün hayatta olmayan sevgili meslektaşım Turan Yavuz'un gizliliği kaldırılan ABD belgeleri ile gün ışığına çıkan Sovyet belgelerine dayanarak kaleme aldığı, 1999 yılında yayımlanan "Satılık MüttefikGizli Belgeler Işığında 1962 Küba Füze Krizi ve Türkiye" başlıklı kitabı, Kennedy ile Dobrinin arasındaki pazarlığın en hassas bölümlerini gün ışığına çıkartıyor:Haberin DevamıYavuz, kitabında Sovyet Büyükelçisi Dobrinin'in Robert Kennedy ile 27 Ekim 1962 tarihinde yaptığı görüşmeyle ilgili Moskova'ya gönderdiği gizli kriptosunun tam metnini veriyor. Pazarlığın en hassas kısmı kriptoda şöyle yer alıyor:"Kennedy şöyle devam etti: 'Bizim için en önemli unsur Küba'daki füze üslerinin inşasının durdurulması ve uluslararası kontrol çerçevesinde bu silahların hiç kullanılmayacağına dair alınacak tedbirlerin Sovyet hükümetince kabulüdür. Buna karşılık, ABD hükümeti de ablukayı kaldıracak tüm önlemleri yerine getirmeye ve Küba'yı hiçbir zaman istila etmeyeceğine dair güvence vermeye hazırdır.'Ben de Robert Kennedy'ye şunu sordum: 'Peki ya Türkiye'Kennedy buna şöyle cevap verdi: 'Tek engel bu ise, Başkan Kennedy bunu çözüme kavuşturma konusunda üstesinden gelemeyeceğimiz gibi bir sorun gibi görmüyor. Başkan için en zor olan, Türkiye meselesinin kamuoyunda tartışılmasıdır. Türkiye'deki füze üslerinin konuşlandırılması resmen NATO Konseyi tarafından alınan bir karar doğrultusunda yapılmıştır. Şimdi ise ABD Başkanı tarafından tek taraflı bir karar alınarak Türkiye'deki bu üslerin sökülmesini istemesi... Bu NATO'nun yapısını ve ABD'nin de NATO'nun lideri olarak konumunu zedeleyebilir... Kısacası böyle bir karar NATO'yu parçalayabilir."'FÜZELERİ 4-5AYDA ÇEKERİZ'Kriptoda Robert Kennedy'nin Sovyet Büyükelçisi'ne verdiği mesajın devamı şöyle aktarılıyor:"Ancak Başkan Kennedy Nikita Kruşçev ile bu konuda bir anlaşmaya hazırdır. Füzeleri Türkiye'den çekmemiz için dört beş aya ihtiyacımız var. Türkiye konusunda söylediklerim Kruşçev tarafından kabul görürse o zaman Kennedy ile Kruşçev arasındaki görüş alışverişini