Kaş çatmak, tebessüm ve adalet

Kimsenin duyarsız kalamayacağı bir hakikatin içindeyiz.Yine insan hırsıyla kendine, hemcinsine, bütün varlığa zulmetti. Bozulan mana; fiziği, kimyayı, matematiği de alt üst etti. Hiçbir ders vicdanı, kul hakkını öğretmedi talebeye. Ve sessiz kalındı çığlıklara, zulme. "Bana ne" diyen, "sana ne" diye de susturdu çevresini ve zarar, masuma da dokundu. Milyonlar acı çekti, çekiyor. Hatırlıyor musunuz, ne çok şeyden şikayetçiydik birbirimizden. İş yapanla yaptıran razı değildi birbirinden. Yönetenler beddua alıyordu yönetilenlerden. Kulaklar duymadı zulmü, yürekler sızlamadı böylece arşa yükseldi mazlumun ahı ve zemin, üstündeki sakinleri ilahi emirle silkeledi. Bu acı deprem okumak isteyene yüksek bir hakikatin ifadesi. Okumak istemeyene zaten her dilde her cümle anlamsız. Ama görünen o ki, insanlık uzatmaları oynuyor. Kıyamet provası yaşananlar. Bu deprem giden kırk bin'lerin değil, geri kalan milyonların ibret dersi oldu. Emin olun, her insan sadece kendi nefsinde küçücük bir olumlu adım atsa, olumlu anlamda bir yer sarsıntısı meydana gelir. Böylece yıkılan binalar, zelzeleye uğrayan yürekler tamir olur, tedavi olur. Belki o zaman yaşananların dersiyle yeni bir güzel dünya kurulur. Ben bundan ümitliyim. Bugünlerde trafikte daha