"Hayat güzel" mi!

Bu yazı, bir sabah namazı sonrası, mahlukatı, insanlığı içine alan tesbihatı yapıp, tempolu bir sabah yürüyüşü sonrasında ve iş gününe başlamadan önce yazıldı.

Yürüyüş boyunca karşılaştığım yürüyüş yapan arkadaşlara, erken saatlerde işine giden insanlara verdiğim selam hep daha güzel mukabele gördü. Güne pozitif başlamak için dinamikler çoktu.

Kendinize zaman ayırma, dua etme, insanlara selam verme, onlardan güler yüz görme ve sabahın o dinç saatinde güneşin doğuşuyla birlikte tabiatta meydana gelen uyanış, mahlukattaki kıpırtı, kuşlardaki cıvıltı, gökyüzündeki bulut hareketliliği ve tabii ki etkili sonbahar iklimi ve bitki örtüsü bütün parçalar bütün içinde muhteşem bir kompozisyona dönüşüyordu. Parçaların bütün içindeki anlamlı ve uyumlu dizilişi dediğimiz kompozisyon hayatın irili ufaklı bütün parçalarında da kendini gösteriyordu görebilenler için.

İşte "hayat güzel" deyince, parçalardaki uyumu okuyabilme, "anlam okur-yazarlığı" akla gelir. "Hayat ne güzel!" deyince, bu elbette kime göre, neye görelik içerir. Herkes hayatı kendi ruh penceresinden seyreder. Dışarıyı okuma, içerideki dizaynladır. "Hayat şöyledir" dediğinizde, bu o andaki iç bileşenlerinizle oluşturduğunuz bir hükümdür. O bileşenler ne kadar hayatınızda hakim ise, hayat o kadar güzeldir. Baskın Esmanız size hayatı öyle gösterir.