Whitney Houston filmi

Yılın son günlerinde "I Wanna Dance with Somebody" adlı Whitney Houston filmini izleme fırsatını buldum. 2012 yılında ölümüyle hepimizi çok üzmüştü Whitney, henüz 48 yaşındaydı.Onun şarkılarını dinlerken hangimiz âşık olduğumuz insanları düşünmedi, hatırlamadı ki Ben onun başrolü Kevin Costner'la paylaştığı "Bodyguard" filmini Şişli Kent Sineması'nda rahmetli Hıncal Uluç'la yan yana izleme fırsatı bulmuştum. "I Will Always Love You" şarkısı hepimizin dilindeydi. O yıllarda sanki daha duygusaldık.Filmdeki küçük bir detaydan bahsedeyim size... Whitney, oyunculuk yapmak istediğini söylüyor menajerine. Menajeri de bir süre sonra "Bodyguard" filminin senaryosuyla karşısına çıkıyor. Whitney senaryoyu reddediyor önce fakat Kevin Costner'ı oyuncu kadrosunda görünce fikrini değiştiriyor. Whitney Houston'ın hayatını izlerken bu ayrıntıyı hatırladım. Onun şarkılarının arkasında hakiki öyküler olduğunu tahmin ediyordum, yanılmamışım. Şarkıcının trajik hayat hikayesine ve müziğine dayanan bu müzikal biyografide Whitney Houston'ı, Naomi Ackie canlandırıyor. Yönetmen koltuğunda ise oyunculuktan yönetmenliğe geçen Kasi Lemmons oturuyor.Haberin DevamıYıldızların AltındaGökhan Akçura'nın yazdığı "Yıldızların Altında, Cumhuriyet Döneminde Türkiye'de Eğlence Yaşamı" içeriği ile çok farklı. Cumhuriyet dönemi eğlence tarihimizi her yönüyle ele almaya çalışıyor. Cumhuriyetin benimsediği Batı tarzı eğlencenin önce köklerini araştırıyor, bu nedenle Tanzimat dönemine kadar uzanıyor. Sonra eğlencenin kendine göre tarifini yapıyor. Eğlence bir açıdan çok özel, bireysel bir kavram. Kimi kitap okurken eğlenir, kimi kumar oynarken... Kimi futbol maçında eğlenir, kimi horoz dövüştürürken... Kimi içki içerek eğlenir, kimi dedikodu yaparken... Bu nedenle sınırlarını belirlemeye çalışıyor. Ardından kronolojik olarak Türkiye'nin eğlence tarihini yenilikler, eğilimler, konular etrafında incelemeye çalışıyor. Bunu yaparken başlangıç noktası hemen her seferinde İstanbul oluyor. Ardından Ankara, İzmir ve diğer kentler geliyor. Yazar Gökhan Akçura ve editör Ali Suat Ürgüplü'ye ne kadar teşekkür etsek azdır. İyi okumalar.Haberin DevamıGözyaşların Ne RenkGazeteci ve köşe yazarı Özlem Bay'ın ikinci kitabı "Gözyaşların Ne Renk" okuyucularla buluştu. Tıpkı mitolojide adı geçen Phoenix kuşu gibi küllerinden yeniden doğan hayatların kaleme alındığı kitapta, pek çok yaşanmış insan öyküsü sizleri bekliyor... Karakterler yazara çok da yabancı kişiler değil aslında. Anneannesi Metine de var, halası Halise de... Ailesinden, uzak ve yakın çevresinden dinlediği hayatları kaleme aldığını dile getiren Bay, "Pek çok olayın yaşandığı romanda; aşk da ihanet de ölüm de mutluluk da hüzün de başarı da var" diyor. Yolu açık olsun.Kitabının basıldığını göremeyen yazarSinemanın tarihi bir insanın geçmişi ile çakışabiliyor. Yalçın Yusufoğlu'nun kaleme aldığı "Sinemanın Dünü" adlı kitap da böyle bir çakışmanın ürünü.Haberin DevamıÇocukluğundan başlayan sinema tutkusu zamanla kayıt tutma, arşiv oluşturmaya ve sonuçta izleyici-tarihçi bir niteliğe dönüşmüş Yusufoğlu için. 1980'lerde Düşün dergisinde bir makale dizisi olarak yayınladığı yazılarını yıllar sonra derleyip