Dokuz canlı canavar

Fenerbahçe, geride bıraktığımız hafta Galatasaray karşısında çok iyi sonuç almış olsa bile çok iyi oynamamıştı. Futbolu buna rağmen hafta boyu çok abartıldı. Fenerbahçe, Göztepe maçına adeta golle başlamasına rağmen, sonraki dakikalarda hep geriye gitti. Göztepe, başlangıçta yediği golün şaşkınlığını attıktan sonra Fenerbahçe'yi Fenerbahçe'nin silahıyla durdurdu. Göztepe önde bastı. Böylece Fenerbahçe'nin önde basmasını, hızlı ve organize ataklarla çıkmasını engelledi. Nitekim, ilk yarıda önce Moubandje'nin, sonra Tjaniç'in vuruşlarını kaleci Altay önledi. Halil'in şutu kılpayı dışarı çıktı. Oysa Fenerbahçe, duran toptan kazandığı golün dışında, ilk yarıyı yarım pozisyon bulamadan tamamladı. Hem de kalesinde büyük tehlikeler yaşayarak... İrfan Can'ın hakkını yemişiz. Sahada dursa, kalitesi yeter... Oynadığında zaten sonucu değiştiriyor. Özellikle ilk yarıda çok arandı. Mert Hakan, Galatasaray maçının çok gerisinde kaldı. Bitmedi, Osayi Samuel'in kanadından Göztepe çok geldi. Bu pozisyonlarda Rossi hiç dönmedi, savunmaya hiç yardım etmedi. Serdar Dursun topla hiç buluşamadı. Ferdi, kişisel oyun merakından çok top kaybetti. Fenerbahçe belki de erken golü de bulunca, "Nasıl olsa kazanırım" anlayışına kapıldı. Ancak kaleci Altay'ın çıkardığı iki top olmasa, ilk yarı sonunda soyunma odasına yenik giden taraf olurdu. İkinci yarıda fazla değişen birşey olmadı. Sahada durgun Fenerbahçe karşısında, diri Göztepe vardı. Fenerbahçe pozisyon bulmakta zorlandı ama ilk yarıda olduğu gibi Göztepe'ye "bol keseden" pozisyon da vermedi. Maçın başından sonuna kadar "canavar" gibi oynayan, sahanın her yerini dolaşan, her tehlikeyi büyümeden