Dişine göre

Lig bitmiş, kupa gitmiş, derbiler geçmiş, bütün hedefleri tükenmiş, başkanı kovalanmış, hocası veda için gün saymaya başlamış bir Galatasaray... Karşısında resmen küme düşmüş, başkanı zoru görünce tüymüş, taraftarı küsmüş bir Malatyaspor... Hani "angarya" maç ararsanız, işte size Galatasaray- Malatya maçı... Böyle bir maçı oynamak zor, izlemek sıkıntılı, yazmak cidden keyifsiz... Bari hedefsiz iki takım, zevkine bir maç oynasa, biraz heyecan, biraz futbol olsa... Bu umut kırıntıları ile bekledik maçı... Ne safmışız, maç başladı, resmen sıkıntı... Yürüyerek başlayan iki takım... Kardeşim, mahallede gazozuna maç oynasanız bir heyecanı olur... İlk yarım saat, sahada olanlarla, ekran başında olanlar için "uyku" modunda geçti... İlk yarının son çeyreğinde oyun biraz hareketlendi... Önce Babel'in kaleye girmekte olan topunu Awuku çizgiden çıkardı, sonra da Nelsson bu defa Galatasaray ağlarına gitmekte olan topa izin vermedi... Pulgar, bu kötü görüntüde, Babel'i kaleci ile karşı karşıya bırakan pas dahil, bir-iki iyi top attı... Kerem "cılız" üç şut çekti... Nelsson bir-iki iyi müdahale yaptı... Malatya geniş alanlar buldu, ancak kritik alanlarda Dicko ile Tetteh'in eli-ayağı dolaştı... İkinci yarı, çok etkili bir Pulgar pası ile başladı... Sonrasında Babel golü ile devam etti...Babel'in golüne yardımcı nasıl ofsayt bayrağı kaldırdı, inanamadım... Babel en az bir metre geride... Bir yardımcı bunu görmezse, hangi pozisyonu görecek... Neyse VAR imdada yetişti... Hemen ardından Halil golü... İlk yarıyı uyuyarak geçiren Galatasaray, ikinci yarıya süper uyanık başladı... İlk yarıda yıkamadığı Malatya savunmasını, ikinci yarıda iki dakika içinde bulduğu iki golle çökertti...