Alex'ten sonrası...

İlk defa izledim. Yanılır mıyım bilemem. Elbette bir Alex değil... Asla değil... Ama Alex sonrası uzun yılların ardından ilk defa Fenerbahçe'de bir futbol aklı gördüm: Lincoln Henrique... Büyülü bir solak... Top ayağına yapışıyor ve yakışıyor. Adrese teslim pas atabiliyor. Oynuyor, oynatıyor. Saha içi liderliğine aday... Kalabalıklardan iyi çıkıyor. Bütün bu özelliklerine rağmen kendine değil takıma oynuyor. Müthiş vuruyor. Alex sonrası belki de Fenerbahçe'ye gelen en kaliteli futbol aklı, ayakları ve kafası... Belki de tek sıkıntısı var. Sanki oyun içinde sürekliliği yok. Kopuk kopuk oynuyor. Sahneye çıktığında oyunu, skoru, maçın gidişini ve kaderini değiştirecek işler yapıyor. Eğer bu derin izler, sadece bir maç için değilse, bu sezon Fenerbahçe'ye ve Süper Lig'e hükmeder. Ligin ve takımının kaderini çizebilecek bir-iki oyuncudan biri olur. İyiden başladık, iyiden devam edelim. Stoperlerden kurulu üçlü savunma iyi oynadı. Elbette zorlanmadı da... Karşılarında "Köy" takımından biraz daha hallice bir ekip vardı. Arao, bu üçlü stoperin içinde oynadı. Buna rağmen her fırsatta öne çıktı. Elbette daha güçlü takımlar karşısında bu kadar rahat çıkma şansı olur mu, o bilinmez. Ama iyi oynadığı kesin... Bir başka iyi Emre Mor'du. Ele-avuca sağmadı. Bireysellikten uzak oynadı. İrfan Can sağ önde artık rahat ve rakipsiz değil... Emre böyle devam ederse, İrfan Can, kulübe ile akraba olabilir. Elbette Zajc... Oyunda kaldığı süre içinde, herkese "Bu adam nasıl yedek kalır" dedirtti. Kadro geniş, rotasyon normal... Ama Zajc'in ilk on biri hatırlaması için kurt hoca Jorge Jesus niye iki ay bekledi, anlamadım. Demir bile bir kenarda iki ay dursa paslanıyor, futbolcu paslanmaz mı Umarım, Fenerbahçelilerin genç ve büyük hayali Arda Güler de paslanmaya terk edilmez. Arda'nın, kadro ne kadar geniş olursa olsun, bu takımda daha fazla süre alması gerekmiyor mu İyilerden, rotayı eleştirilere doğru çevirelim. Savunmada iki kenar