Şansal Büyüka

Milliyet

G.Saray ihaneti önledi...

Elin ya da dirseğin rakibin yüzüyle buluşmasını "elimize - yüzümüze" bulaştırdık Abdülkadir 'in ikinci sarıdan gördüğü kırmızı kart pozisyonuna, çoğu ülkede faul bile çalınmazAbdülkadir 'in Figueiredo'nun yüzüne dirseği yok , darbesi yok , şiddeti yok Tamam, elinin rakibinin yüzü ile buluşması var ama burada şiddet yok, darbe yok, kasıt yok Elbette

Sıfır pozisyon...

Fenerbahçe "sıfır" futbol oynadı, "sıfır" pozisyon yarattı, doğal olarak "sıfır" puanda kaldı Yani halk dilinde derler ya "sıfıra sıfır, elde var sıfır"... İşte tam da öyle... Fenerbahçe'nin çok kötü maçlarını izledim, çok farklı kaybettiği maçlara tanıklık ettim Ancak yemin ederek söylüyorum, pozisyona girmeden bir maçı bitirdiğini ilk defa gördüm

İki adam: Taha ve Sacha Boey...

İtalya Ligi'nde attığı gollerle Napoli kulübünün tarihine geçen Mertens, Yunus Akgün'ün konfor dolu pasını, kalitesini ve kariyerini inkar eder gibi kaleci Taha'ya teslim ederse... Avrupa'nın golcülüğüne saygı duyduğu Seferovic, Galatasaray forması ile "veteran" futbolcu görüntüsünün dışına çıkamaz ve bu kadar ağır kalırsa... Torreira, büyük mücade

İki ağır sıkletin unvan maçı

Süper Lig'de çoğu maçta izlediğimiz gibi "ağır sıklet ile tüy sıklet"in maçı değildi. Sahaya unvan için çıkan iki ağır sıkletin maçını izledik. Böyle bir maç öncesi Jesus'un sahaya sürdüğü on bir, açıkçası "tedirginlik" yarattı. Adana Demirspor, "Her kuşun eti yenmez" misali, "taş" gibi takım olmasına rağmen, JJ gene radikal bir rotasyona gitti. Ha

Şahane Pazartesi

Galatasaray'ın göz kamaştıran galadan hüsranla ayrılması, sonrasında Beşiktaş'ın 3-0'dan 3-3'e yakalanması ile bir başka hüsran yaşamasının ardından, Fenerbahçe için "" oldu. Maçı kazandı, Galatasaray ile Beşiktaş'ın darbe yediği haftada moral üstünlüğünü ele aldı. İlk defa yeni işler yaptı. Rakip savunmanın arkasına sürekli uzun toplar attı. Öndek

Galada hüsran...

Muhteşem bir başlangıç oldu Kusursuz bir zemin, tek koltuğu boş kalmayan tribünler, Oliveira'nın 10. dakikada üst direkte patlayan frikiği, sonrasında Kerem'in sağıyla döndüğü, soluyla vurduğu, kaleci Onurcan'ın muazzam kurtardığı şut "Tamam" dedim, "Bu akşam futbolun tadını çıkaracağız"... Ama öyle olmadı, iyi başlangıç, ilk 10 dakikadan sonra, he

Hısım-akraba takımı...

Maç başladı, gözlerime inanamadım, "yanlış mı görüyorum acaba" diye gözlüğümü taktım Meğer doğru görmüşüm Fenerbahçe o kadar berbat, Ümraniye o kadar etkili başladı ki, şaşırmam ve kusuru gözlerimde aramam son derece normal Del Valle daha ilk dakikada mutlak fırsatı kaçırmasa, başka bir ifadeyle Altay sol eliyle mucize bir kurtarış yapmasa, Fenerba

Golcün olsun yeter...

Galatasaray belki de son yılların en "cüretkar" onbiriyle maça başladı Önde golle "akraba" yaşayan Seferovic Hemen arkasında süper üçlü; sağ kenarda geçen sezonu 8 golle kapatan Yunus Akgün, sol kenarda geride kalan sezonun 10 gollü ismi Kerem Aktürkoğlu, ortalarında gene 10 gollü Emre Akbaba... Galatasaray'ın önde oynayan bu dörtlüsünün gol atmada

Alex'ten sonrası...

İlk defa izledim. Yanılır mıyım bilemem. Elbette bir Alex değil... Asla değil... Ama Alex sonrası uzun yılların ardından ilk defa Fenerbahçe'de bir futbol aklı gördüm: Lincoln Henrique... Büyülü bir solak... Top ayağına yapışıyor ve yakışıyor. Adrese teslim pas atabiliyor. Oynuyor, oynatıyor. Saha içi liderliğine aday... Kalabalıklardan iyi çıkıyor

Jesus, Tanrı değil

Rossi seviyesinin çok altında iki berbat vuruş yapmasa, Valencia uygun durumda kafayı üstten dışarı vurmasa, İrfan Can'ın şahane frikiği direkte patlamasa, en önemlisi Fenerbahçe'nin iyi bir santrforu olsa, daha ilk yarıda tabelada dört gol, tribünde ve ekran başında Fenerbahçe'ye gönül verenler zevkten dört köşe olurdu. Ama golcü yok golcü... Bunu