Şansal Büyüka

Milliyet

Mutlu muyuz

Mutlu muyum; Hayır Mutsuz muyum; gene hayır Niye mutlu değilim, anlatayım; Jorge Jesus gibi kurt bir hocanın çalıştırdığı Fenerbahçe, Rennes takımının atletik özelliklerini, hızını, rakip kaleye çok çabuk gelişini ve kenarları çok iyi kullandığını bilmesine rağmen kendi savunmasının kenarlarını niye "mayınlı bölge" ilan etmedi, niye ekstra önlem al

Ah bu ikinci yarılar

Bu nasıl maç böyle... Şaka gibi... Anlatsan anlatamazsın... Gözlerinle görsen inanamazsın... Beşiktaş, ilk 15 dakikada rahatça 4-0 yapacağı maçı, 90 dakika sonunda 2-1 kaybetti. Hatayspor daha ilk çeyrekte bozguna uğrayacağı maçtan, hakemin bitiş düdüğü ile birlikte zaferle ayrıldı. Bu sezon alıştığımız Beşiktaş sahadaydı. İlk yarıda fırtına gibi e

Kalplere gömülen adam

Belki güncelliğini yitirdi ama sosyal medyada çok fazla dolaşıyor. Mutlaka yazmaya değer... Rahmetli Taçsız Kral Metin Oktay'ın 13 Eylül ölüm yıldönümüydü. Belki o nedenle olacak, "Taçsız Kral" ile dönemin Fenerbahçe yöneticisi Eşref Aydın arasında geçen bir konuşmayı okudum ve bu sayfaya aktarmak istedim. Zamanın ruhu; duyguları, güzellikleri yakı

Haftanın vurgunu

Fenerbahçe maça 0-0 değil, 1-0 önde başladı. Gol bu kadar erken gelince, Fenerbahçe'nin şov yapacağını düşünmüştüm. Kötü yanıldım. Önde basan, hızlı hücum eden, sürekli atak geliştiren, rakibin çıkmasına izin vermeyen Fenerbahçe ortada yoktu. Fenerbahçe'den beklenen futbolun bütün özelliklerini, erken yediği gole rağmen Ankaragücü uyguladı. Orta sa

Maç değil macera filmi

Maç değil sanki macera filmi izledik. Fenerbahçe beklenen oyununun gerisinde kalınca, Karagümrük öngörülenden daha iyi başlayınca "gol dolu" bir başlangıç izledik. Üstelik bu başlangıç, bitime kadar devam etti. Özellikle başlangıçta çok şaşırtıcı olan iki görüntü vardı. Birincisi; Fenerbahçe savunmasının inanılmaz dağınıklığı ve adam kaçırması... İ

Ne şiş yandı ne kebap

Beşiktaş'ın daha iyi başlayacağını düşünenler yanıldılar Fenerbahçe rakip sahada oynamasından, tribünlerdeki 50 bine yakın seyirciden etkilenmeden oyuna iyi ve organize bir başlangıç yaptı Fenerbahçe her maçta olduğu gibi önde basmaya, hatta kaleci Ersin'e bile baskı yapmaya başlayınca, Beşiktaş oyun kurmakta, savunmadan organize çıkmakta, geçiş oy

Demir'i bükemedi...

Okan Hoca, akıllı ve düşünülmüş bir onbirle sahaya çıktı Solda Van Aanholt'u kesip, Dubois'i koydu, o kanadı Yusuf Sarı'nın otobana çevirmesini engelledi... Orta sahada; takımın topa en iyi hükmeden, ama dayanıklılık olarak biraz 'çıtkırıldım" kalan Oliviera'yı kesti, rakip hücumları iki "acımasız adam" Torreira ve Midtsjö ile durdurdu ve kontrol e

Deli mi, dahi mi

İtiraf ediyorum; kalemi bilemiştim Avrupa futbolunun yeni nesil, güçlü, atletik, hızlı, sprinter ve becerikli takımı karşısında, rakibi "timsah" gibi parçalayan Arao ve Crespo suz başlamak futbol cesaretinin ötesinde intihardan farksızdı Hele böyle ele, avuca sığmayan bir takım karşısında; solda Perez'in önünde Alioski'yi kesip Lincoln Henrique ile

Kerem varsa her şey tamam

Galatasaray bir başladı, Kasımpaşa'nın sağ savunmasında Hadergjonaj, sol savunmasında Quannes perişan oldu. Özellile Yunus Akgün'ün bindirmeleri, Gomis'in hareketli oyunu, solda ve ön bölgenin her yerinde Kerem'in hızı, Galatasaray adına erken bir golün habercisi gibiydi. Nitekim gol geldi. Ama gol; arayan Galatasaray'dan değil, gol yememek için çı

İki turbo motor

Fenerbahçe kendi sahasında Dinamo Kiev'e yenilip, Şampiyonlar Ligi'nin kapısından dönmüştü Jorge Jesus günler sonra bu maç için ne kadar üzüldüğünü anlatırken "boğazımda bir düğüm gibi kaldı, onlarla tekrar oynamak isterim" demişti... Jesus'un dileği, isteği tuttu Şans kapıyı iki defa çalar misali karşısında bir daha Dinamo Kiev'i buldu Bu defa Avr