Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah'ı var!

Zulüm pâyidâr olmaz, devam etmez. Zulümle âbâd mamur olanın, âkıbetisonu berbâd olur." demişler. Her şey inceldiği zaman kopar, zulüm ise kalınlaştığı zaman kopar. Kim ne yaparsa, mutlaka karşılığını görecektir. İlahi adalet elbette tecelli edecektir.

Saltanatının bekâsı için masum bebekleri öldürten Firavun, 400 yıl hayat sürdü ve denizde boğuldu... İbrahim peygamberi canlı canlı ateşe atan Nemrut ise, topal bir sivrisineğin burun deliğinden girmesiyle kafasına tokmaklar vurdurarak öldü gitti...

İngilizler, Osmanlı ve Hindistan'da Babürlü devleti gibi iki büyük İslam devletini yıktılar. Hindistan'da Vehhabilik, Kadıyanilik gibi bozuk İslam fırkaları meydana getirdiler. Sonra İngiliz ordusu ile Hindistan'ı kolayca işgal edip koca İslam devletini yok ettiler. İslam âlimlerini zindanlarda ölüme terk ettiler. Sultanı hapsedip iki oğlunu parçaladılar. Asırlardan beri muhafaza edilen kıymetli eşyaları, nadide, güzide hazineleri yağma ederek gemilerle Londra'ya taşıdılar. Hint sultanlarından Şah Cihan'ın 1631 zevcesi Ercümend Bânû Begüm Hanım'ın Agra'daki kabri üzerine yaptırdığı Tac Mahal ismindeki türbenin duvarlarından çaldıkları elmas, zümrüt, yakut gibi kıymetli taşların yerleri şimdi çamur ile sıvalıdır. Bu servetleri İslamiyet'i yok etmek için kullandılar.

Bir İslam şairinin dediği gibi: "Zalimin zulmü varsa mazlumun Allah'ı var..."

İlahi adalet tecelli ederek, İkinci Cihan Harbi'nde cezalarını buldular. Almanların İngiltere'yi işgalinden korkan İngiliz zenginleri, kilise mensupları ve devlet adamlarının çocukları ve binlerce İslam düşmanı, Amerika'ya gemilerle kaçarlarken, Almanların iki harp gemisinden bıraktıkları mıknatıslı mayınlar bu gemileri batırdı. Atlas Okyanusu'nda boğuldular. Harpten sonra New York'taki "Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Merkezi"nin aldığı kararla bütün dünyadaki sömürgelerini terk ettiler. Asırlarca sömürdükleri geçim kaynaklarının çoğunu kaybettiler. Britanya adasında mahsur kaldılar...