Saraçhane'deki Aliye kimdi

Merhum Şemseddin Yeşil (k.s) 1955'lerdeki bir konuşmasında, musikiden anlamak için o musikinin neşet ettiği kültüre, felsefeye hatta dile aşina olmanın gerektiğinden söz eder. Necip Fazıl da 1960'larda kaleme aldığı anıt eseri İdeolocya Örgüsü'nde "Orkestra, Senfonya ve Biz" bahsi açar. Kendi okuduğu şiirlerinde fon müziği olarak da Bach'tan Beethoven'a kadar Klasik Batı Müziği'ne yer verir. Üstad'a göre sanat, Allah'ı aramak, sanatçı da maveradan bir raşe, bir titreyiş sahibi olmaktır. Sezai Karakoç üstadımız ise kurucusu ve Genel Başkanı olduğu Yüce Diriliş Partisi'nin programında müziğe bağımsız bir madde açar. İsmet Özel derseniz, yıllar önce bir tiyatro turnesinin otobüsünde bizzat kendisinden dinlediğimiz Türk Sanat Müziği eserinin lezzeti hâlâ kulaklarımdadır. "Itrî dinlemekten sıkılan bir adamın Süleymaniye'nin mimarisinden tat alabileceğini mümkün sayamayız..." der. Geçenlerde ebedi âleme göç eden Tuğrul Efendi hazretleri aynı zamanda müzisyendi. Mevlevilik de zaten İtrî'den Dede Efendi'ye kadar musikiden bağımsız düşünülemez. Bunları neden mi anlatıyorum Modern, muhafazakâr, ateist, dindar, Kemalist, İslamcı, milliyetçi, solcu her görüşten insan Saraçhane'de, LGBTİ'nin, çocuklarımıza kendi yaşam tarzlarını dayatmasına karşı miting yaptı. Miting öncesindeki müzik dinletisine tepki gösteren sarıklı cübbeli birkaç muhterem de "Böyle saçmalık olmaz. Ümmeti Muhammed'e hakaret etmeyin. Biz buraya gitar dinlemeye mi geldik" diyerek müziğin kapatılmasını istedi. Müziği "haram" sayan böylesi muhteremler gerçekten de var! Bunlar bugün böyle ya, yarınlarda kendileri veya mahdumları sabah akşam gitar dinlerlerse, hatta tekno müziğe merak sararlarsa, sizi bilmem ama ben hiç şaşmam. Zira, İhlas Holding bünyesindeki TGRT kurulduğu yıllarda da her türlü müziğe yasak koymuştu. Mustafa Akkad'ın "Çağrı" filminin müziği bile bu yasaktan nasibini almıştı.