Son zamanlarda, sürdürülebilirlik kavramını sıkça duymaya başladık. Eğitimde, sağlıkta, kısacası her sektörde bu kavramlar kullanılmaya başlandı. Sürdürülebilir kalkınma, çağımızın en ihtiyaç duyulan alanı. Her ne kadar küresel ekonomiler iktisadi anlamda ilerleme kaydetse de eşitsizlik, sosyal dışlanma ve çevresel yıkımı önleyemiyor. O yüzden kalkınmanın sosyal içerme ve çevreye katkısının olduğu bir stratejiyle gerçekleşmesi, adil toplumların inşa edilmesi ancak eğitimle mümkün. Sosyal medyada bir öğretmenin paylaşımı dikkatimi çekti. Bir devlet okulunda, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı'nın (SDSN) bir girişimi olan Küresel Okullar Programı uygulanıyor. Öğrencilerin bu yüzyılın en büyük zorluklarına etkin bir şekilde yanıt vermeleri, sürdürülebilir ve müreffeh bir dünyayı şekillendirmeleri için gerekli bilgi, değer ve becerilerle donatıldıkları bir dünya yaratmak adına çalışmalar yapılıyor. Küresel Okullar savunucusu Denizli Pınar Baha Abalıoğlu Anadolu Lisesi Öğretmeni Elif Selçuk ile programla ilgili çevrim içi sohbet ettik. Kovid-19 krizi Elif öğretmeni çok etkilemiş. Salgının eşitsizlikleri derinleştirmesi, bu yolda bugüne kadar alınan yolun izlerinin silinmesi endişesi Elif öğretmeni harekete geçirmiş. Dünyanın sorunlarının eğitim yoluyla çözülebileceği düşüncesiyle yola çıkmış. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarıyla ilgili okulunda çalışmalar yapmaya başlamış. İki yıl sonra da Küresel Okullar Programı'na kabul alarak dünyada 80'i aşkın ülkeden 300 okuldan biri olarak okulunu Birleşmiş Milletler Küresel Okullar Ağı'na dahil etmiş. Eğitim programına eylülde başlanmış. UNESCO'nun, Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim (ESD), öğrencilerin bilinçli kararlar vermelerini ve çevresel bütünlük, ekonomik uygulanabilirlik, şimdiki ve gelecek nesiller için adil bir toplum için sorumlu eylemlerde