Seçimden sonra ülkemizdeki eğitimin öncelikleri neler olmalıdır

Eğitim danışmanı Selçuk Dereci ile ülkemizdeki eğitimin önceliklerinin neler olması gerektiğini konuştuk. "En büyük sorunumuz akıl ve bilimden uzak, çoğulculuğa dayalı anlayıştan yoksunluktur. İlk temel sorunumuz eğitimde fırsat eşitsizliği ve eğitim yoksunluğunun çok artmasıdır. Okullar sınava hazırlayan yer olma algısından çıkarılmalı, orta vadede okulların dershane olma anlayışı ortadan kaldırılmalıdır." "Özgür, demokratik, düşünen ve düşündüren, bilimin temelinde toplumun gerçekleri ile evrensel farkındalıkları birleştiren hak temelli, eğitim erişiminin adaletli olduğu yeni bir anlayış çerçevesinde buluşmak zamanıdır." Türkiye de bugün ki eğitim süreci hakkında düşünceleriniz nelerdir Eğitimin temel işlevi, insan kültürünün temel özelliklerini özünü korumak çağın ve ülkelerin gereksinimleri ile bunları gelecek kuşaklara aktarmaktır. Yaşam, Çağımız, bilginin değişimi, teknoloji, yapay zekâ, toplumlar, bireyler en önemlisi de çocuklar ve Gençler değişiyor, yaşamı algılayışları da değişip evrim geçiriyor. Maalesef ülkemizin eğitime, çocuklara, gençlere bakış açısında yaklaşım değişmiyor. Ülkemizde 21. yy. la girdiğimiz süreçte eğitim sistemsizliği ve değişkenliği anne karnından başlayan erken çocukluk eğitiminden, ilköğretim, lise, yükseköğretime kadar ciddi sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Uygulanmakta olan Eğitim politikaları, sürekli değişen kararlar ve davranışlar ile götürülmeye çalışılmaktadır. Bununla birlikte, en büyük sorunumuz akıl ve bilimden uzak, çoğulculuğa dayalı anlayıştan yoksunluktur. Eğitim hedeflerinin belirlenmesinde ve başarılı olmasındaki en temel belirleyici özellik ülkemizin yarınlarını yönetecek çocuklarımız ve gençlerimiz için eğitim politikalarının ortak mutabakatla oluşturulması, bütün toplum kesimlerinin ve kültürler arası, günün gereksinimlerinin getirdiği ihtiyaç, beklentilerin karşılanmasıdır. Bu çağdaş demokrasi ışığında eşit yurttaş ve eğitimde fırsat eşitliği ortamları yaratmaktan geçer. Son yıllarda eğitim sistemi ve yönetimi, laik ve bilimsel eğitim uygulamalarının dışına çıkarılarak, eğitimde var olan sorunları daha da içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Eğitim sorunlarının, çözümlerinin siyasi iktidar tarafından ve halkın gündeminde olması ne kadar olumlu ise karar verme süreçlerinde eğitim paydaşları ve bileşenlerinin sözde katılımları, çoğunluk ilkesine dayalı bir anlayışla sürdürülmesi bir o kadar yanlıştır. Eğitim yönetimi çok daha fazla merkezileştirilmiştir. Eğitimde temel sorunların başında yönetim liyakatsizlikleri gelmektedir. Eğitim Fakülteleri ise eğitimin geliştirilmesi konusuna dâhil olmadıkları gibi bir algı ile çalışmaktadırlar. Akademisyen ve Milli Eğitim yönetim atamaları, yükselmeleri siyasi tercihlere göre izlemektedirler. Bu yaklaşımlar eğitim yönetiminde inanılmaz sorunları beraberinde getirmektedir. Öğretmen Meslek Kanunu, öğretmenlerin sorunlarını ve ayrımcılığı daha da artırmıştır. Okulların verimsizliği, üniversitelerde yaşanan sorunlar, devasıdır. Bunun dışında nasıl bir eğitim ve Öğretim, müfredat, öğretmen yetiştirilmesi ve benzeri konular ele alınması gereken konular yeterince ve gereğince tartışılamamaktadır. Ülkemiz de eğitimin öncelikleri sizce neler olmalıdır Ülkemizin eğitim öncelikleri oldukça fazladır. İlk temel sorunumuz eğitimde fırsat eşitsizliği ve eğitim yoksunluğunun çok artmasıdır. Bu nedenle oluşturulacak Ulusal Eğitim Kalkınma programı tüm yönleri ile ele alacak bölge bazında planlama süreci içinde yönetilmelidir. Erken çocukluk eğitimi dolayısı ile okul öncesi eğitimi zorunlu olmalıdır. İlkokul 5 yıl ,ortaokul 4 yıl ,Lise 3 yıl olmalıdır. ( Ortaokulun ilk yılı, yabancı dil eğitim, hazırlık sınıfı olarak düşünülmelidir.) Mesleki ve Teknik eğitim, okul ve programları, istihdama katkısı aynı zamanda destekleyici sosyal statüsünü geliştirecek biçimde yapılandırılması sağlanmalıdır. Eğitim de fırsat eşitsizliklerini, ortadan kaldıracak önlemler yanında, kesintisiz eğitim mutlaka sosyal devlet anlayışı ile gerekli ve zorunlu kılınmalıdır. Öğretmen yetiştirme ve öğretmen meslek kanunu yeniden ele alınmalıdır. Farklı öğretmen statüleri ile eğitim, öğretim birlikteliği yakalanmaz. Yerel yönetimlerde çalışan öğretmenlerinde öğretmen statüsünde çalışmaları hedeflenmelidir. Üniversite sayıları sınırlandırılmalı, nicelikten niteliğe dönüşümü, akademisyen, rektör atamaları, eğitim programları ve planlama istihdamı ile üniversite sayıları bu anlayışla belirlenmelidir. Okullar sınava hazırlayan yer olma algısından çıkarılmalı, orta vadede okulların dersane olma anlayışı ortadan kaldırılmalıdır. Eğitim yönetiminde ve atamalarında liyakat getirmelidir. Nitelikli, niteliksiz okul algısına son verilmelidir. Okullar ve müfredat programları kapsamında sosyal, kültürel, spor politikaları okullarda hayatın merkezi haline getirilmelidir. Özel Öğretim sistemi ve Özel eğitim mutlaka yeniden yapılandırılmalıdır. Ciddiyetle yeni politikalar geliştirilmelidir. Öğretmen yetiştiren kurumların lise ve fakülte bazında sürekli karar değişikliklerinden arınmış, MEB ve üniversiteler arasında yeterince iletişim, işbirliği sağlanmalıdır. Üniversitelerin sayısı gereksiz ve plansız artırılmıştır. Herkes mezun edilip istihdam kavramı ortadan kaldırılmıştır. Devletin bu konudaki politikası yok gibidir. Genç işsizlik yaratılmıştır. Bunun getirmiş olduğu birçok sosyal, ekonomik, psikolojik sorunlar artmıştır. Bu bakımdan eğitim sistemindeki değişiklik sürecinde bütünsel bakış, ihtiyaçların gerekliliği ortak akıl ve analiz yapılarak uzmanlığa önem verilerek sistemin yapılandırılması verim sağlayacaktır. Eğitim sistemi ve anlayışını adeta devrimci bir, sisteme dönüştürmek için, sistemin aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya doğru sürdürülebilir, bütünleştirici bir yapıya ermesi eğitimin felsefesi, stratejisi, planlama ve organizasyonların üst vizyondan başlayarak kurumlar ve birimler arası süreçlerin akıcı, katılımcı, demokratik, eşitlikçi bir anlayışla düzenlenmelidir. Millî Eğitim Bakanlığı yeniden organizasyonel bir anlayış yenilenmek zorundadır. Eğitim sistemimizde Temel Eğitim basamağını, özel eğitim okulları okul öncesi eğitim kurumları, ilkokullar ve ortaokullar oluşturur. Bu bağlamda okullar da verilecek eğitimin, öğrencilerin hem kişisel gelişim alanlarını hem de toplumsal gelişim süreçlerini destekleyecek nitelikte olması esastır. Bu süreçlerde ki en öncül koşul eğitim felsefesine ve sorunlarını öncelikle kapsayıcı bütüncül ve sorgulayıcı yaklaşım ile ele alınması gerekir.Bu sorunların ortadan kalkmasında eğitimin mimarı öğretmenler her şekilde çözümün merkezinde düşünülmelidir. Öğretmenlik mesleği konusu hakkında görüşleriniz Eğitimin en temel öğelerinin başında öğretmenlerimiz gelmektedir. Öğretmenlerimizin başlıca sorunları mesleki, akademik, ekonomiktir. Öğretmenlik Meslek Kanunu İLO-UNESCO ortak belgesi olan öğretmen statüsü kapsamında, düzenlenmeli, öğretmenlik mesleğinin standartları buna göre belirlenmelidir. Mesleki olarak öğretmen seçiminden başlayarak bu mesleğe Lisans düzeyinden itibaren başlanılması konusu yeniden ele alınarak öğretmenlik mesleğinin özelliğine dayalı lise eğitiminden başlayan yabancı dili öne alan Öğretmen Anadolu Liselerinin hayata geçirilmesi hedeflenmelidir. Lisans eğitimi aldıkları eğitim fakültelerinin yeniden bütünlüklü olarak akademik olarak inşa edilmesi gereklidir.Öğretmenler mesleklerini yaptıkları süreç içinde eğitim fakülteleri ve akademik dünya ile kurumsal ve kişisel olarak bağ kurmaları sağlanmalıdır. Eğitim İhtisas üniversiteleri bünyelerinde tüm düzeyleri içeren uygulama okulları kurularak akademik eğitim dünyası ile okulların birlikte uygulama alanları yaratılmalıdır.. Öğretmen yetiştirme programları buralarda uygulanmalıdır. Ayrıca ihtisas üniversitelerinin olduğu yerlerde her ilçede pilot okulların seçilerek öğretmen yetiştirme ve akademik eğitim programlarının uygulanması hayata geçirilerek eğitim programları düzenlenmeli, müfredat uygulamaları geliştirilmelidir. Eğitim İhtisas üniversitelerinde zorunlu yabancı dil hazırlık sınıfları açılmalı, anadil programları, liderlik girişimcilik, teknoloji, iletişim dersleri ile desteklenmelidir. Okul yöneticiliği programları Eğitim ihtisas üniversitelerinde 2. Sınıftan sonra açılmalı, Eğitim ihtisas üniversitelerinde çift ana dal program uygulamalarına yer verilmelidir. Sınıf öğretmenliği bölümlerinde okuma, yazma, temel eğitimi (1.2. sınıflar) ile 3.4.5. sınıflarda uzman sınıf öğretmenliği bölümleri açılarak sınıf öğretmenlerinin uzmanlaşmaları sağlanmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 7 büyük bölgede Milli Eğitim Bakanlığı, bölgesel bünyesinde eğitim, öğretim, yönetim kurulu oluşturularak tayin, terfi, program geliştirme, ihtisas üniversitesi ile işbirliği çalışmalarının yerelden izlenmesi, desteklenmesi, geliştirilmesi amaçlanmalıdır. Eğitim de fırsat eşitsizliği nasıl giderilebilir Okul öncesinden başlayarak temel eğitim düzeylerinden itibaren okullaşma oranları, niteliği dezavantajlı kesimlerin aleyhine bir durum arz etmektedir. Bu süreç önemli ölçüde fırsat eşitsizliğini arttırmaktadır. Okullaşma oranı 100 gerçekten zorunlu hale getirilmelidir. Özellikle Ortaokul ve Lise müfredatında Meslek ve Teknik okullar dahil ortak Temel müfredat programı oluşturularak, okul türleri arasında ki nitelik farkları azami olarak giderilmelidir. Köy okullar, göçebe olarak yaşayan vatandaşlarımızın eğitim konuları yeniden ele alınarak programları ve işlevleri yenilenmelidir. Okul öncesi eğitim buralarda da hayata geçirilmelidir. Bunun öncelikli yolu eğitim politikalarını siyasallaştırmadan, toplumun tüm kesimlerinin Sosyal, Kültürel, ekonomik düzeylerine bakılmaksızın, demokratik ulusal eğitim anlayışına dayalı politikalar ile ortadan kaldırılabilir. Bunun dışında eğitim en temel unsuru öğretmen ve eğitim yöneticiliği, dolayısı ile öğretmen yetiştirme, geliştirme süreçlerinin tamamen yenilenmelidir. Pandemi süreci eğitimde ki fırsat eşitsizliklerini ve nitelikli eğitim süreçlerinin olumsuz sonuçları çok daha fazla derinleşmiştir. Merkezi sınavların, ilk aşamada fırsat eşitliğini sağlayacak düzeyde, rekabete dönüştürmeden bilgi ve yetenek ölçümlemelerine dayalı ve örgün eğitim süreçlerindeki bilgi, becerileride dikkate alınarak yapılması planlanmalıdır. Çocuklara tutum ve davranış kazandırma birey olma bağımsızlaşma en önemlisi ise dil, din, ırk, sosyal, ekonomik yapılarına bakılmaksızın fırsat eşitliği sağlayarak eğitim öğretim hak ve fırsat eşitliklerinin köy, kasaba, şehir, semt, mahalle demeden ihtiyaç, beklenti, kültürel özellikleri de ele alan sağlıklı bir model oluşturmak ile sağlanır. Sosyal devlet ilkesi gereğince, dezavantajlı kesimler başta olmak üzere fırsat eşitliği sağlayan hak temelli pozitif ayrımcılığa dönük sosyal politikalar ve tercihler çok acil gereklidir. Bu süreci anne karnından başlayarak hamilelik dönemi, okul öncesi zorunlu eğitim, ilkokul ve ortaokul eğitiminin birbiri ile bütünlükçü kapsayıcı bir yapıda ele alınması gerekir. Sonrasında ortaöğretim ve yükseköğretim kurumları ile aynı biçimde bir organizasyonla sürdürülebilir hale getirilmelidir.Aynı şekilde özel çocukların eğitimi konusunda da aynı yol ve yöntemlerin uygulanması ana amaçlar olarak ele alınmalıdır. Eğitimde okul terkleri, açık ortaokul, açık lise uygulamalarının ciddi yansımaları ve sonuçları temel zorunlu eğitim açısından dikkatle izlenmeli ve kararlılıkla üstüne gidilmelidir. Çözümlenmelidir. Özel gereksinimli çocukların eğitim ve yaşam süreçlerinde ki beklentilerini sağlayarak nitelikli eğitim programlarına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu uygulamayı yapacak üst karar farkındalığı eğitim yöneticileri ve uzman alandan yetişmiş öğretmen ihtiyacı mutlaktır. Burada yerel yönetimlerin bu ihtiyaca yönelik özel gereksinimli çocuklara, hizmet edecek eğitim birimleri, özel eğitim kurumları bilinçli ekonomik şekilde desteklenmelidir. Yetişkinler için okuma-yazma eğitimi planlanması yanında sadece burada kalmayıp meslek edinme, sosyalleşme ve birey olma özelliklerini geliştirici politikalar üretilmesi sağlanmalıdır. Ülkemizde eğitimde fırsat eşitsizliği ve yoksunluğu Sosyal, ekonomik, Kültürel, bölgesel nedenlerle ciddi şekilde artmıştır. Bu gelecekte büyük sosyal patlamalara yol açacak seviyeye gelmemesi için kökten alınacak sistem değişikliği kararlılığı İle çözümlenebilir, ortadan kaldırılabilir. Toplumun en önemli bir sorunu buradadır. Eğitim yolu ile bireylerin geçirgenlik hakları en önemli toplumsal ve kişisel bir haktır. Cumhuriyet döneminin belirli süreçlerinde sosyal, ekonomik yapı içinde Devlet bireylere bu hakkı tanıyarak ülkede iç barış ve eğitimde eşitlik ilkeleri sağlamaya çalışmıştır. Ancak yeterli olmamıştır. Yapılması gereken öncelikle buna inanılması ve kararlı olmaktır. Okulların bugün ki durumlarını Anaokullarından başlayarak özetler misiniz Eğitim Politikaları Sorunu Ulusal bir eğitim, örgün ve yaygın